İzlanda turistlere 'Dur' dedi!

Kuzey Atlantik'te Fransa'nın beşte biri büyüklüğünde ve yaklaşık 400 bin küçük bir ada ülkesi olan İzlanda, 15 yılda dünya turizminin merkezi haline geldi. 

Ziyaretçi sayısı 2010 ile 2024 yılları arasında beş kat artarak 500 binden 2,5 milyona yükseldi. Bu sayı ülkenin nüfusunun altı katından daha fazla. 

Bu sayı, dünyanın en çok turist çeken ülkesi olan Fransa’nınki ile kıyaslanırsa, Fransa'nın her yıl 400.000 milyon turist ağırlaması anlamına geliyor.

Yerel halk doydu, ülke adapte olamadı

İzlanda, ziyaretçileri Reykjavik'e inmekten vazgeçirmek için tasarlanan bir dizi önlemle işleri yavaşlatmak istiyor. 

Bu ada ülkesi, Ocak 2024'ten bu yana aşırı turizmin çevresel etkilerini hafifletmek için vergileri artırdı. Sonuç olarak uçak biletleri, otel geceleri ve turistik yerler eskisinden daha pahalı hale geldi. airbnb ve diğer tatil konaklama türlerini düzenleyen kurallar, İzlanda haklının hoşnutsuzluğu karşısında sıkılaştırıldı.

Pek çok turistik varış noktasında olduğu gibi Airbnb çılgınlığı başkenti de etkisi altına aldı ve Reykjavik'i Avrupa'nın en kalabalık şehirlerinden biri haline getirdi. Bu turizm patlamasının sonuçları da yok değil! Yollara yük bindiriyor, sağlık sistemini yoruyor, toprak erozyonuna katkıda bulunuyor ve doğal alanların korunmasını zorlaştırıyor.

Ekonomiyi çeşitlendirme arzusu

Büyüklüğü ve coğrafi konumu nedeniyle ada bölgesi, her yıl gelen iki milyondan fazla yolcuya hizmet verecek altyapıdan yoksun bulunuyor. Ülke, 2023 yılında GSYİH'nin yüzde 7,8'ini oluşturacak olan ekonomisinin kilit sektörü turizme olan bağımlılığını azaltmak için ekonomiyi çeşitlendirmeyi amaçlıyor. 

Tatilciler artık İzlanda'ya gelmeye teşvik edilmeyecek ve yatırımcılar “bunun yerine yeşil enerji üretimi veya İzlanda'nın önemli özelliklerinden olan bol jeotermal enerjiden yararlanabilecek faaliyetler gibi ülke için gelecek vaat eden ve sürdürülebilir diğer sektörlere odaklanmaya” çağrılıyor.

İzlanda neden birdenbire moda oldu?

Bu eğilimi anlamak için İzlanda'nın eşi benzeri görülmemiş bir malî krizle sarsıldığı ve kendisini iflasın eşiğinde bulduğu 2008 yılına geri dönmemiz gerekiyor. 

İzlanda kronunun devalüe edilmesiyle ülke uygun fiyatlı bir turizm yöresi haline geldi. Avrupalılar, Amerikalılar ve Çinliler bu buz ve ateş ülkesinin muhteşem manzaralarını (gayzerler, kuzey ışıkları, lav alanları, vb.) keşfetmek için kitleler halinde akın etti. 

2010'ların başında turizmde yaşanan olağanüstü artış, adanın tarihindeki en büyük malî krizden kurtulmasını sağladı.

Volkanik ada, Eyjafjallajökull yanardağının lav püskürmesi ve çok sayıda Avrupa havaalanının 2010 yılında birkaç hafta boyunca işlevsiz hale gelmesiyle kendisini dünya haberlerinin merkezinde buluverdi.

İzlanda hükümeti de, aynı yıl manzaralarını tanıtmak ve ziyaretçileri uçağa binmeye teşvik etmek için bir reklam filmi hazırlattı. Anlaşıldığı üzere kampanya işe yaradı ve ülke krizden çıkarak, turizmden şikâyet eder hale geldi.