Kavaloğlu, Uluslararası 13. Resort Turizm Kongresi'nin açılışında, ''Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının ilk turizm kongresini yaptıklarına dikkat çekerek, ''100 yıl önce, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ateşiyle atılan cesur adımlarla Cumhuriyetimiz kuruldu. Bugün burada bir araya gelip turizmi konuşabiliyorsak, 100 Milyon turist ve 100 Milyon Dolar turizm geliri elde etmeyi planlıyorsak, bu hedef cumhuriyeti kuran vizyonerliğin devamı, mevcut potansiyelimiz düşünüldüğünde ise tamamıyla rasyonel bir gelecek planlamasıdır'' dedi.
Kavaloğlu, şunları kaydetti:''Bu mevcut potansiyelimiz ile turizmi besleyen kaynaklara, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış coğrafyamız, dünya tarihine damga vuran arkeolojik varlıklarımız, doğal zenginlikler, turizm çeşitliliği yaratan farklı konseptler, dünya standartlarının üzerinde hizmet verdiğimiz konaklama işletmelerimizle birlikte dünyadaki turizm liderleri arasında yer alıyoruz. Rakiplerimizde de buna benzer değerlerin bir kısmını tabii ki görmemiz mümkünçEn büyük farklılığımız insan kaynağımızdırEn büyük farklılığımızın tüm bu kaynaklara ruh veren insanımızdır. Kaynağı kendime ait çok sevdiğim bir söz var; turizm insana insanla hizmet etme zanaatıdır derim her zaman. Turizm gücünü insandan alan bir endüstridir, Türk turizminin gücü de, turizm çalışanlarımızın, yatırımcısının, insanımızın genetik dokusuna kadar işlemiş, geleneksel motiflerle bezenmiş işgücüdür. Köklerden gelen bu dokuyu hiç bir turizm eğitimi bu denli içselleştiremez. Rekabet gücümüzün en güçlü ve vaz geçilmez potansiyeli genç nüfusumuzla birlikte özgün insan gücümüzdür.Ülkemiz turizmini ekonomik anlamda domine eden itici güç ağırlıklı olarak Türk girişimcisidir. Turizm yatırımcılarımız, hem ulusal hem küresel ölçekte kayda değer bir gelişimi çok kısa sayılabilecek bir sürede başarmış, sınırları aşarak, turizm yatırımları yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Yine bu potansiyel ile ülkemiz, çeşitli aralıklarla meydana gelmiş, ulusal ve küresel ölçekteki tüm krizleri en üst düzeyde yönetebilmiş, yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen her zaman dünyada en hızlı toparlanan bir destinasyon olmuştur.
Hem coğrafi hem de sosyolojik anlamda; bizleri farklı kılan bir diğer özelliğimiz tüm kültürleri bir araya getirebilen, doğunun gülümseyen yüzü, batının ise barış elçisi olmamız ve tüm bu özelliklerimiz ile birlikte gelenekselliği ve modernizmi içinde barındıran güçlü bir sentez oluşturmamızdır. Antalya ve Türkiyesiz dünya turizmi olmazBu değerler ışığında şunu söyleyebiliriz ki Antalya ve Türkiyesiz bir dünya turizminden bahsetmek söz konusu olamaz. Modern turizm sürecine baktığımızda ülkemizin 40 küsür yıllık bir geçmişi var. 80’li yıllarda turistik kaynakların potansiyelini gören devlet adamlarımız, yatırım teşvikleri oluşturarak, yüksek standartlarda konaklama tesislerinin hizmete açılmasını sağlamıştır. Turizmde dünya liderleri arasına girmemizin tarihçesi 40 yıl, bu açıdan kendimizi rakiplerle kıyasladığımızda oldukça genç bir destinasyonuz. Buna rağmen hedefimiz büyük, hep birlikte bu hedefe “ biriz ve dirayetliyiz” mottosuyla ulaşacağımıza inanıyoruz.Türk turizminin başkenti Antalya ise ülke turizminin bu denli güç kazanmasında önemli bir paya sahiptir. Özellikle konaklama işletmelerimiz birbiriyle yarışmaktadır. Konaklama işletmelerinin memnuniyeti yüzde 100'e yakınElimizdeki en büyük değerimiz olan insan gücümüzle ruh kazanan bu işletmelerdeki memnuniyet oranlarımız yüzde 100'e yaklaşmaktadır. Dünyada en fazla tekrar müşteri oranına sahip otellerimizin yanında, Antalyamız spor, sağlık, kongre, golf ve doğası ile turistik kaynakları en iyi değerlendiren destinasyondur. Bunu da her yıl alınan uluslararası ödüllerle tescillemektedir. Dünya gündeminde yer alan bu olumsuz gelişmeler konusunda, en çok ihtiyaç duyulan barışın tesis edilmesinde, Turizm çok önemli bir enstrümandır.Turizm, kültürel değişim yoluyla karşılıklı anlayış için gerçekten bir araç görevi görür ulusal ve uluslararası düzeyde barışı teşvik etmektedir. Mahatma Gandi’nin de söylediği gibi turizmin dili barıştır. En büyük dileğimiz yaşanan bu olumsuzlukların en kısa zamanda çözüme ulaşmasıdır. Türkiye’nin bu konjonktür içindeki yeri ise her zaman olduğu ve olacağı gibi; Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının cumhuriyetin temeline yerleştirdiği “Yurtta Sulh, Cihanda sulh” ilkesidir. Bu ilke ülkemizin ve milletimizin vaz geçilmez özelliğidir.
Kongremizde her yıl olduğu gibi bu yıl da turizm gündemimizde yer alan konu başlıkları ele alınacak. Ve bugün aramızda bulunan paydaşlarımız çok değerli deneyimlerini bizlerle paylaşacaklar. Dünya ve turizm gündeminin başında yer alan ve “geçici bir kriz” olmayan iklim değişikliğinin yol açtığı ve halihazırda hissedilmekte olan negatif etkilerle sektörümüz karşı karşıyadır. Bu konudan en fazla etkilenecek sektör olacağımızın bilincindeyiz, bu yıl kongre ana temasını bu sebeple “sürdürülebilir turizm” olarak belirledik.
Tüm sektörlerde endüstrilerin geleceğini belirleyen, ülke ekonomilerine yön verecek, yaşamsal belirleyici olarak gördüğümüz sürdürülebilirliği çalışmalarımızın en başına koyduk. Türkiye’nin de dahil olduğu Konaklama İşletmeleri için Sürdürülebilir Turizm Programını uygulamaya başladık. Bunu uygulayan ilk sektör ve ilk ülke olmaktan gururluyuz. Tüketici talepleri de göz önünde bulundurulduğunda, yakın dönemde de ülkemizin turizm pazarlamasında önemli yer alacağını düşündüğümüz bu programın en büyük destekçisiyiz. Öğretmenler günüBugün 24 Kasım Öğretmenler günü; kongremizin bu anlamlı güne denk gelmesini özellikle tercih ettik. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ‘ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte önem verdiği ve öncelikleri arasında en üst sırada tuttuğu konulardan biri de eğitimdi.Bu vesileyle, sektörümüzün gelişimine katkı sağlayan tüm eğitmenlerimizi ve bir cumhuriyet kadını olan rahmetli annemi, babamı ve bu seviyelere gelmemizde katkısı olan öğretmenlerimizin bu anlamlı gününü kutluyorum. İnsan ve iş gücümüzü içinde barındıran turizm sektörümüzün son dönemlerde yaşadığı tüm krizleri göğüslememizde Türk turizmine stratejik dokunuşlar yaparak gerçek bir vizyon ortaya koyan Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy beye huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Kendisinin liderliğinde biz sektör temsilcileri en zor dönemlerde dahi kendimizi güçlü hissettik.
Türkiye algısı ve tanıtımının yönetilmesi yönünde kurulan Turizm Geliştirme ve Tanıtma Ajansı, dünyaya örnek olacak sürdürülebilir turizm atağı, pandemi dönemindeki güvenli turizm programımız ve dünyaya rol model olan kriz yönetimi, Kültür Yolu Festivalleri gibi etkinliklerin hayata geçirilmesi yönünde yaptığı çalışmalar nedeniyle de Sayın Bakanımız ve çalışma arkadaşlarına müteşekkiriz. Sayın bakanım bugüne kadar krizleri sizlerle birlikte güçlü bir şekilde atlattık. Atlatmaya da devam ediyoruz. Kriz yönetme sistemimizi sağlam temellerle oluşturduğumuzu düşünüyorum. Bu coğrafyada belki biraz ütopik olacak ama yakın zamanda problemsiz, risksiz, krizsiz, savaşsız, afetsiz, rahat dönemler geçirmeyi diliyoruz. 14. Uluslararası RESORT Turizm Kongremizin “sıfıra yakın karbon ayak izi “hedefi ile 21 Kasım 2024 tarihinde yapacağız. 2024 yılının ülkemize, dünyaya, sektörümüze, tüm katılımcılarımıza ailelerimiz ile birlikte sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum.''
Kavaloğlu, şunları kaydetti:''Bu mevcut potansiyelimiz ile turizmi besleyen kaynaklara, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış coğrafyamız, dünya tarihine damga vuran arkeolojik varlıklarımız, doğal zenginlikler, turizm çeşitliliği yaratan farklı konseptler, dünya standartlarının üzerinde hizmet verdiğimiz konaklama işletmelerimizle birlikte dünyadaki turizm liderleri arasında yer alıyoruz. Rakiplerimizde de buna benzer değerlerin bir kısmını tabii ki görmemiz mümkünçEn büyük farklılığımız insan kaynağımızdırEn büyük farklılığımızın tüm bu kaynaklara ruh veren insanımızdır. Kaynağı kendime ait çok sevdiğim bir söz var; turizm insana insanla hizmet etme zanaatıdır derim her zaman. Turizm gücünü insandan alan bir endüstridir, Türk turizminin gücü de, turizm çalışanlarımızın, yatırımcısının, insanımızın genetik dokusuna kadar işlemiş, geleneksel motiflerle bezenmiş işgücüdür. Köklerden gelen bu dokuyu hiç bir turizm eğitimi bu denli içselleştiremez. Rekabet gücümüzün en güçlü ve vaz geçilmez potansiyeli genç nüfusumuzla birlikte özgün insan gücümüzdür.Ülkemiz turizmini ekonomik anlamda domine eden itici güç ağırlıklı olarak Türk girişimcisidir. Turizm yatırımcılarımız, hem ulusal hem küresel ölçekte kayda değer bir gelişimi çok kısa sayılabilecek bir sürede başarmış, sınırları aşarak, turizm yatırımları yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Yine bu potansiyel ile ülkemiz, çeşitli aralıklarla meydana gelmiş, ulusal ve küresel ölçekteki tüm krizleri en üst düzeyde yönetebilmiş, yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen her zaman dünyada en hızlı toparlanan bir destinasyon olmuştur.
Hem coğrafi hem de sosyolojik anlamda; bizleri farklı kılan bir diğer özelliğimiz tüm kültürleri bir araya getirebilen, doğunun gülümseyen yüzü, batının ise barış elçisi olmamız ve tüm bu özelliklerimiz ile birlikte gelenekselliği ve modernizmi içinde barındıran güçlü bir sentez oluşturmamızdır. Antalya ve Türkiyesiz dünya turizmi olmazBu değerler ışığında şunu söyleyebiliriz ki Antalya ve Türkiyesiz bir dünya turizminden bahsetmek söz konusu olamaz. Modern turizm sürecine baktığımızda ülkemizin 40 küsür yıllık bir geçmişi var. 80’li yıllarda turistik kaynakların potansiyelini gören devlet adamlarımız, yatırım teşvikleri oluşturarak, yüksek standartlarda konaklama tesislerinin hizmete açılmasını sağlamıştır. Turizmde dünya liderleri arasına girmemizin tarihçesi 40 yıl, bu açıdan kendimizi rakiplerle kıyasladığımızda oldukça genç bir destinasyonuz. Buna rağmen hedefimiz büyük, hep birlikte bu hedefe “ biriz ve dirayetliyiz” mottosuyla ulaşacağımıza inanıyoruz.Türk turizminin başkenti Antalya ise ülke turizminin bu denli güç kazanmasında önemli bir paya sahiptir. Özellikle konaklama işletmelerimiz birbiriyle yarışmaktadır. Konaklama işletmelerinin memnuniyeti yüzde 100'e yakınElimizdeki en büyük değerimiz olan insan gücümüzle ruh kazanan bu işletmelerdeki memnuniyet oranlarımız yüzde 100'e yaklaşmaktadır. Dünyada en fazla tekrar müşteri oranına sahip otellerimizin yanında, Antalyamız spor, sağlık, kongre, golf ve doğası ile turistik kaynakları en iyi değerlendiren destinasyondur. Bunu da her yıl alınan uluslararası ödüllerle tescillemektedir. Dünya gündeminde yer alan bu olumsuz gelişmeler konusunda, en çok ihtiyaç duyulan barışın tesis edilmesinde, Turizm çok önemli bir enstrümandır.Turizm, kültürel değişim yoluyla karşılıklı anlayış için gerçekten bir araç görevi görür ulusal ve uluslararası düzeyde barışı teşvik etmektedir. Mahatma Gandi’nin de söylediği gibi turizmin dili barıştır. En büyük dileğimiz yaşanan bu olumsuzlukların en kısa zamanda çözüme ulaşmasıdır. Türkiye’nin bu konjonktür içindeki yeri ise her zaman olduğu ve olacağı gibi; Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının cumhuriyetin temeline yerleştirdiği “Yurtta Sulh, Cihanda sulh” ilkesidir. Bu ilke ülkemizin ve milletimizin vaz geçilmez özelliğidir.
Kongremizde her yıl olduğu gibi bu yıl da turizm gündemimizde yer alan konu başlıkları ele alınacak. Ve bugün aramızda bulunan paydaşlarımız çok değerli deneyimlerini bizlerle paylaşacaklar. Dünya ve turizm gündeminin başında yer alan ve “geçici bir kriz” olmayan iklim değişikliğinin yol açtığı ve halihazırda hissedilmekte olan negatif etkilerle sektörümüz karşı karşıyadır. Bu konudan en fazla etkilenecek sektör olacağımızın bilincindeyiz, bu yıl kongre ana temasını bu sebeple “sürdürülebilir turizm” olarak belirledik.
Tüm sektörlerde endüstrilerin geleceğini belirleyen, ülke ekonomilerine yön verecek, yaşamsal belirleyici olarak gördüğümüz sürdürülebilirliği çalışmalarımızın en başına koyduk. Türkiye’nin de dahil olduğu Konaklama İşletmeleri için Sürdürülebilir Turizm Programını uygulamaya başladık. Bunu uygulayan ilk sektör ve ilk ülke olmaktan gururluyuz. Tüketici talepleri de göz önünde bulundurulduğunda, yakın dönemde de ülkemizin turizm pazarlamasında önemli yer alacağını düşündüğümüz bu programın en büyük destekçisiyiz. Öğretmenler günüBugün 24 Kasım Öğretmenler günü; kongremizin bu anlamlı güne denk gelmesini özellikle tercih ettik. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ‘ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte önem verdiği ve öncelikleri arasında en üst sırada tuttuğu konulardan biri de eğitimdi.Bu vesileyle, sektörümüzün gelişimine katkı sağlayan tüm eğitmenlerimizi ve bir cumhuriyet kadını olan rahmetli annemi, babamı ve bu seviyelere gelmemizde katkısı olan öğretmenlerimizin bu anlamlı gününü kutluyorum. İnsan ve iş gücümüzü içinde barındıran turizm sektörümüzün son dönemlerde yaşadığı tüm krizleri göğüslememizde Türk turizmine stratejik dokunuşlar yaparak gerçek bir vizyon ortaya koyan Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy beye huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Kendisinin liderliğinde biz sektör temsilcileri en zor dönemlerde dahi kendimizi güçlü hissettik.
Türkiye algısı ve tanıtımının yönetilmesi yönünde kurulan Turizm Geliştirme ve Tanıtma Ajansı, dünyaya örnek olacak sürdürülebilir turizm atağı, pandemi dönemindeki güvenli turizm programımız ve dünyaya rol model olan kriz yönetimi, Kültür Yolu Festivalleri gibi etkinliklerin hayata geçirilmesi yönünde yaptığı çalışmalar nedeniyle de Sayın Bakanımız ve çalışma arkadaşlarına müteşekkiriz. Sayın bakanım bugüne kadar krizleri sizlerle birlikte güçlü bir şekilde atlattık. Atlatmaya da devam ediyoruz. Kriz yönetme sistemimizi sağlam temellerle oluşturduğumuzu düşünüyorum. Bu coğrafyada belki biraz ütopik olacak ama yakın zamanda problemsiz, risksiz, krizsiz, savaşsız, afetsiz, rahat dönemler geçirmeyi diliyoruz. 14. Uluslararası RESORT Turizm Kongremizin “sıfıra yakın karbon ayak izi “hedefi ile 21 Kasım 2024 tarihinde yapacağız. 2024 yılının ülkemize, dünyaya, sektörümüze, tüm katılımcılarımıza ailelerimiz ile birlikte sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum.''