Bodrum Kaymakamlığı, Bodrum Belediyesi, Ortakent Yahşi Yalılarını Geliştirme Güzelleştirme ve Mavi Bayrak Derneği (OYDER) ve Bodrum Ticaret Odası ile Esnaf Sanatkârlar Odası iş birliğiyle birbirinden farklı lezzetlerin ve etkinliklerin gerçekleştirildiği Bodrum acı ot Festivali renkli görüntülere sahne oldu.
Festivalin başlangıcı hakkında bilgiler veren Başkan Ahmet Aras, Acı otun Bodrum’da çok önemli bir yer tuttuğunu ifade etti. Turizmin aynı zamanda bir kültür alışverişi olduğunu ifade eden Başkan Ahmet Aras sözlerine şöyle devam etti:
“Turizm de bir kültür alışverişidir aslında. Turizm hiçbir şekilde insanları otele koyup yatırıp kaldırıp göndermek değildir. Tamamen bir kültür alışverişidir. İşte biz, tam da bunu yapıyoruz. Gastronomi, biliyorsunuz çok önemli. Burada Bodrum’un güzel insanlarıyla Bodrum çevresinden gelen güzel insanlarla gelen misafirlerimiz burada konuşacaklar. Yapılan yemekleri öğrenecekler. Yaşadığınız coğrafyayı iyi tanırsanız oradan keyif alırsınız. Bizim de buradaki amacımız biraz da bu. Özellikle Bodrum’da 800’e yakın endemik bitki türü vardır. Biz, bazen feveran ediyoruz. Yapmayın, dağları taşları hafriyatla doldurmayın, tahrip etmeyin. Çünkü orada yaptığınız her türlü hafriyat, kazı bilin ki bir endemik türü yok ediyordur. Bodrum’un her köşesinde her santimetre karesinde otlar, bitkiler var. İlaç bunlar.”
Müteahhit bir misafiri ile yaptığı konuşmadan da örnekler veren Başkan Aras, çalı çırpı olarak nitelendirilen şeylerin ormandaki çamdan değerli olduğunun ve hepsinin ya ilaç ya da yemek olduğunun altını çizdi. O yüzden Bodrum’da bir yere dokunurken çok iyi düşünülmesi gerektiğini söyleyerek, “Bodrum’da bir yere dokunurken kırk defa düşünün, orada ya tarih vardır ya da endemik bir bitki türü vardır. Buranın florası farklıdır. Dağlarda gördüğünüz şeyler çalı çırpı değildir. Onların hepsi Hipokrat’ın bu dağlardan çıkardığı şifalı bitkilerdir. Aynı zamanda Bodrum’un ve Girit kültürünün bize getirdiği çok büyük bir zenginliktir.” dedi.
Avrupa’daki yeni anlayıştan da söz eden Başkan Aras, tamamen doğayla uyumlu, karbon emisyonu sıfır binaları da içeren ‘New Bauhaus’ anlayışına da değinerek bizim de artık bu aşamaya geçmemiz gerektiğini sözlerine ekleyerek mimar ve mühendislere de seslendi.
Bodrum Kaymakamı Bilgehan Bayar Bodrum’da altıncı ayının dolduğunu ve Bodrum’un her yerini keşfetmeye çalıştığını ifade ederek, tüm etkinliklere elinden geldiğince katılmaya çalıştığını söyledi. Bodrum’da neredeyse her hafta sonunda bir etkinlik olduğunu belirterek bunun yorucu olmasına rağmen çok da eğlenceli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Turizmin en önemli alt dallarından bir tanesi de gastronomi turizmi oldu. Ülkemizin her bir köşesi her bir ili kendini gastronomik açıdan Türkiye’nin en iyisi olduğunu kanıtlamak üzere yarışıyor. Bu bize şunu gösteriyor: Tabii ki turizm tek başına yatmak kalkmak denize girmek değil. Kültürel alışveriş bunun en önemli alt dallarından bir tanesi de yemek kültürü. Biraz önce konuşma esnasında Başkanımın da eski meslektaşlarından iki hocamız Bilkent Üniversitesi’nde bir çalışma yaptıklarından bahsettiler. Bu beni gerçekten mutlu etti, heyecanlandırdı. O da şu: Bodrum’un gastronomi kitabını, gastronomik haritası ve gastronomik yollarını çıkarmak. Biz yöneticiler olarak, Bodrum’un neyi meşhur diye sorduklarında, ben Bodrum Kaymakamı olarak dilim döndüğünce farklarını anlatmaya çalışıyorum ama onlara bu gastronomi kültüründen çok daha fazla bahsetmeyi arzuluyorum. Bu çalışma da bunun iyi bir haritası olacak. 1960’larda Bodrum ile ilgili yazılan bir kitap beni Bodrum Kaymakamı olarak Bodrum’a daha hızlı ve daha bilen bir kaymakam olarak daha hızlı bir şekilde entegre etti. O da şuydu: Fatma Mansur Coşar’ın ‘Ege’de Bir Kasaba, Bodrum’; daha sonra 2000’li yıllarda bunun ikinci kitabını çıkarıyor. Bu kitapta da farklılıkları ortaya koyuyor. O dönemde yazarken belki bu kadar kıymetli olacağını bilmiyordu Fatma Hanım fakat şimdi çok değerli bir kitap haline geldi. Yani gastronomi çok önemli. Gelen turistlere kültürümüzü tanıtmanın bir aracı. Çünkü bu sizin etkileşiminizin bir aracı haline geliyor. Ben de buraya yeni gelen birisi olarak bu lezzetlerle tanışmanın heyecanını yaşıyorum. İyi ki Bodrum’dayım, iyi ki sizlerle beraberim, iyi ki Bodrum Kaymakamıyım.”
OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Öncel Erkal bu yıl dördüncüsünü düzenledikleri festivalde binlerce kişiyi ağırlamaktan dolayı mutlu olduklarını ifade ederken, “Geçtiğimiz iki yıl içerisinde pandemi ve ilçemizde yaşanan yangın felaketleri bölgemizde olumsuz etkiler bırakmış ve moralimiz çok bozulmuştu. Bu yaptığımız etkinlikler ile Bodrum sakinlerimiz moral bulacaktır. Bodrum yemek kültürü ve gastronomi adına sahip olduğumuz zenginlik ve değerlerimizin tanıtımını amaçlarken aynı zamanda bu etkinlikler ile hem kültürel hem sanatsal hem de ekonomik anlamda hemşerilerimize katkı sağlamayı planlıyoruz. Kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sponsorlarımızın ve desteklerini esirgemeyen herkese teşekkür ederiz. Festivalimiz hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.
Festivalin başlangıcı hakkında bilgiler veren Başkan Ahmet Aras, Acı otun Bodrum’da çok önemli bir yer tuttuğunu ifade etti. Turizmin aynı zamanda bir kültür alışverişi olduğunu ifade eden Başkan Ahmet Aras sözlerine şöyle devam etti:
“Turizm de bir kültür alışverişidir aslında. Turizm hiçbir şekilde insanları otele koyup yatırıp kaldırıp göndermek değildir. Tamamen bir kültür alışverişidir. İşte biz, tam da bunu yapıyoruz. Gastronomi, biliyorsunuz çok önemli. Burada Bodrum’un güzel insanlarıyla Bodrum çevresinden gelen güzel insanlarla gelen misafirlerimiz burada konuşacaklar. Yapılan yemekleri öğrenecekler. Yaşadığınız coğrafyayı iyi tanırsanız oradan keyif alırsınız. Bizim de buradaki amacımız biraz da bu. Özellikle Bodrum’da 800’e yakın endemik bitki türü vardır. Biz, bazen feveran ediyoruz. Yapmayın, dağları taşları hafriyatla doldurmayın, tahrip etmeyin. Çünkü orada yaptığınız her türlü hafriyat, kazı bilin ki bir endemik türü yok ediyordur. Bodrum’un her köşesinde her santimetre karesinde otlar, bitkiler var. İlaç bunlar.”
Müteahhit bir misafiri ile yaptığı konuşmadan da örnekler veren Başkan Aras, çalı çırpı olarak nitelendirilen şeylerin ormandaki çamdan değerli olduğunun ve hepsinin ya ilaç ya da yemek olduğunun altını çizdi. O yüzden Bodrum’da bir yere dokunurken çok iyi düşünülmesi gerektiğini söyleyerek, “Bodrum’da bir yere dokunurken kırk defa düşünün, orada ya tarih vardır ya da endemik bir bitki türü vardır. Buranın florası farklıdır. Dağlarda gördüğünüz şeyler çalı çırpı değildir. Onların hepsi Hipokrat’ın bu dağlardan çıkardığı şifalı bitkilerdir. Aynı zamanda Bodrum’un ve Girit kültürünün bize getirdiği çok büyük bir zenginliktir.” dedi.
Avrupa’daki yeni anlayıştan da söz eden Başkan Aras, tamamen doğayla uyumlu, karbon emisyonu sıfır binaları da içeren ‘New Bauhaus’ anlayışına da değinerek bizim de artık bu aşamaya geçmemiz gerektiğini sözlerine ekleyerek mimar ve mühendislere de seslendi.
Bodrum Kaymakamı Bilgehan Bayar Bodrum’da altıncı ayının dolduğunu ve Bodrum’un her yerini keşfetmeye çalıştığını ifade ederek, tüm etkinliklere elinden geldiğince katılmaya çalıştığını söyledi. Bodrum’da neredeyse her hafta sonunda bir etkinlik olduğunu belirterek bunun yorucu olmasına rağmen çok da eğlenceli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Turizmin en önemli alt dallarından bir tanesi de gastronomi turizmi oldu. Ülkemizin her bir köşesi her bir ili kendini gastronomik açıdan Türkiye’nin en iyisi olduğunu kanıtlamak üzere yarışıyor. Bu bize şunu gösteriyor: Tabii ki turizm tek başına yatmak kalkmak denize girmek değil. Kültürel alışveriş bunun en önemli alt dallarından bir tanesi de yemek kültürü. Biraz önce konuşma esnasında Başkanımın da eski meslektaşlarından iki hocamız Bilkent Üniversitesi’nde bir çalışma yaptıklarından bahsettiler. Bu beni gerçekten mutlu etti, heyecanlandırdı. O da şu: Bodrum’un gastronomi kitabını, gastronomik haritası ve gastronomik yollarını çıkarmak. Biz yöneticiler olarak, Bodrum’un neyi meşhur diye sorduklarında, ben Bodrum Kaymakamı olarak dilim döndüğünce farklarını anlatmaya çalışıyorum ama onlara bu gastronomi kültüründen çok daha fazla bahsetmeyi arzuluyorum. Bu çalışma da bunun iyi bir haritası olacak. 1960’larda Bodrum ile ilgili yazılan bir kitap beni Bodrum Kaymakamı olarak Bodrum’a daha hızlı ve daha bilen bir kaymakam olarak daha hızlı bir şekilde entegre etti. O da şuydu: Fatma Mansur Coşar’ın ‘Ege’de Bir Kasaba, Bodrum’; daha sonra 2000’li yıllarda bunun ikinci kitabını çıkarıyor. Bu kitapta da farklılıkları ortaya koyuyor. O dönemde yazarken belki bu kadar kıymetli olacağını bilmiyordu Fatma Hanım fakat şimdi çok değerli bir kitap haline geldi. Yani gastronomi çok önemli. Gelen turistlere kültürümüzü tanıtmanın bir aracı. Çünkü bu sizin etkileşiminizin bir aracı haline geliyor. Ben de buraya yeni gelen birisi olarak bu lezzetlerle tanışmanın heyecanını yaşıyorum. İyi ki Bodrum’dayım, iyi ki sizlerle beraberim, iyi ki Bodrum Kaymakamıyım.”
OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Öncel Erkal bu yıl dördüncüsünü düzenledikleri festivalde binlerce kişiyi ağırlamaktan dolayı mutlu olduklarını ifade ederken, “Geçtiğimiz iki yıl içerisinde pandemi ve ilçemizde yaşanan yangın felaketleri bölgemizde olumsuz etkiler bırakmış ve moralimiz çok bozulmuştu. Bu yaptığımız etkinlikler ile Bodrum sakinlerimiz moral bulacaktır. Bodrum yemek kültürü ve gastronomi adına sahip olduğumuz zenginlik ve değerlerimizin tanıtımını amaçlarken aynı zamanda bu etkinlikler ile hem kültürel hem sanatsal hem de ekonomik anlamda hemşerilerimize katkı sağlamayı planlıyoruz. Kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sponsorlarımızın ve desteklerini esirgemeyen herkese teşekkür ederiz. Festivalimiz hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.