Merkezi Antalya'da bulunan Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, Turizmdays'den Fikri Cinokur'a yaptığı açıklamada, 27 Eylül'ün turizm sektöründe Dünya Turizm İşçileri Günü olarak kutlandığını belirtti.Turizm sezonunun işverenler için iyi geçtiğini, ancak çalışanlar için kötü geçtiğini ifade eden Yahyaoğlu, şunları kaydetti:''Turizmin işçileri, emekçileri için de aynı şeyi söylemek mümkün mü?
Turizm işçileri için yine sezon sonu geliyor, yine işsizlik, açlık, kredi kartlarının ödenememesi, borç harç yaşama dönemi başlamak üzere. Alabildikleri ya da hak ettikleri halde alamadıkları üç kuruş paralarla, daha doğrusu parasızlıkla, kışa girmeye hazırlanacağız. Hazırlanmak deyince, tedbir almak akla geliyor, ancak Turizm işçileri tedir almayı boş vermiş, kazanılmış haklarını dahi aramaz olmuşlar sanki.''Turizmin, öncelikle, huzur, sükun, güvenlik, barış, kardeşlik, güler yüz, hijyen, temiz bir çevre, tahrip edilmemiş bir doğa, bozulmamış kültür ve medeniyetler mirası, bulacak yerlere ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Mustafa Yahyaoğlu, sektörde iyi çalışma koşulları bulamayan ve iyi ücret alamayan kalifiyeli elemanların turizm sektörünü terk ettiğini vurguladı. Turizmde hizmeti alanın da, hizmeti sunanın da insan olduğunu anlatan Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Başkanı Yahyaoğlu, şöyle devam etti.''Sektör olarak milyonlarca alaylı, bir o kadar da eğitimli, genç turizm işçisine sahibiz. Eğitimli genç milyonlarca işçi adayı da işsizlik yaşıyor. Turizmin emek ağırlıklı bir sektör olma özelliği, en az yatırımla en çok istihdam yaratabilme özelliği de ülkemiz ve gençlerimiz için bir şanstır.Yüzlerce Turizm Meslek Lisesi, onlarca MYO ve fakülte, belediyelerin ve özel sektörün meslek kursları, sertifika programları ile her yıl yüz binlerce genci daha turizm işçiliğine hazırlıyor. On binlerce otel, milyonlarca yatak kapasitesi, on binlerce restoran, kafe, bar, yani turizm işletmesi de var.Un var, şeker var, yağ da var. Helvayı yapacak usta da var.
Peki, bu olanakları ülkemiz, insanımız, işçiler ve işletmeler yararına gerçekten doğru ve verimli değerlendiriyor muyuz ? Kesinlikle hayır !''Turizm sezonun bölgelere göre değiştiğini , bazı bölgelerde sezonun 6, bazı bölgelerde 3-4 veya daha kısa olduğunu bunun da çalışanlar açısından İşsizlik olduğunu ifade eden Yahyaoğlu, ''Bu da turizm işçilerinin hayatını ikiye bölüyor. Turizmde çalıştığı aylar ve ne iş bulursa yapmak zorunda olacağı aylar. Ölü sezonda bir iş bulabilirse ne ala.
Birçok şehirlerden turizm merkezlerine çalışmaya gelen işçiler, sezonluk işlerde çalışıyorlarsa, sezon bitiminde, memleketlerine, baba evlerine dönerek kışı oralarda, geleneksel yaşamları içerisinde geçiriyor, tarımla, hayvancılıkla, inşaatlarda vs. sonra sezonda yeniden turizme dönüyorlar'' dedi.TURİZM İŞÇİSİ AÇLIK SINIRININ ALTINDAMustafa Yahyaoğlu, turizm işçisinin 5-7 ay çalışıp, bir o kadar da işsiz kaldığını, çalıştığı şehirde yaşamını sürdürebilmesi, geçinebilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. Yahyaoğlu, şöyle devam etti:''Bin 600 TL ücretle 6 ay çalışan işçi, ölü sezonda iş bulamayacağı için, 6 ay kazandığıyla 12 ay yaşamaya çalışırsa, aylık ortalama harcayabileceği para 800 TL olacaktır ki, zaten 1600 TL açlık sınırı altında bir ücrettir. Bu mümkün değildir. Kaldı ki sezonluk çalışan bu turizm işçisi ölü sezonda kendini, mesleğini geliştirmeye, yabancı dilini geliştirmeye, kurslara, eğitime zaman ve para harcayabilmeli idi.Halbuki gerekli yatırımlar ve düzenlemeler yapılarak,Turizm çeşitlendirilerek, sezonlar uzatılabilir ve 12 aya çıkartılabilir. Bu 12 ay iş, 12 ay ekmek ve işletmelerin 12 ay aktif ve verimli kullanımı demektir.''TURİZMDE YANLIŞLAR DEVAM EDİYORTurizm sektörünün Türkiye'nin kronik işsizlik sorununa çözüm üretebilecek, en önemli alanlardan biri olduğunua dikkat çeken Yahyaoğlu,, bu sektörde yanlışların da devam ettiğini öne sürdü. Mustafahayyaoğlu, ''Asgari ücret civarında bir ücret karşılığı, 14-16 saatlere kadar, fazla mesai ücretini de ödemeden işçileri çalıştırıyorlar. 2-3 işçi çalıştıracağı yerde, tek işçiyle ve tek ücretle hizmet veriliyor. Yasalar, hak, hukuk, insaf, vicdan, ahlak çiğneniyor. İlave yüz binlerce istihdam olanağı yok ediliyor.Ailesinden, özel hayatından, kendine ve gelişimine ayırması gereken zamandan ve verimli çalışabilme olanağından mahrum edilerek, robot gibi, sabahın köründe evinden çıkan işçi, gecenin karanlığında evine dönüyor ve bu sezon boyu devam ediyor'' diye konuştu.Hakkını alamadan fazladan çalışan turizm işçisinin işine konsantrasyon ve dikkat kayıplarına, verimsiz ve huzursuz çalıştığını, bunun sonucunda da ölümlü ve yaralamalı iş kazalarına yol açıldığını vurgulayan Yahyaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü.''Bu yoğunlukta fazla çalışmalar işçilerde, konsantrasyon ve dikkat kayıplarına, verimsiz ve huzursuz çalışmaya, iş kazalarına, ölümlere, yaralanmalara, sakat kalmalara sebep olabiliyor. Bel, boyun fıtıklarına, taban düşmelerine, varis ve çeşitli meslek hastalıklarına, iş göremez durumlara düşmelerine sebep olabiliyor.
Özellikle Tur otobüs şoförleri, 24 saat araç üzerinde kalarak, boşluklarda araç içerisinde uyuyup, araç kullanmaya devam ederek, KAZA DEĞİL CİNAYET’’söylemimizi somutlaştırıyorlar.
Fazla mesai yerine, eksik kadrolar tamamlanmalı, hem işsizlik azalmalı, hem de iş kazalarına davetiye çıkartılmamalı. Ülkemiz için bir şans ve İşsizliğe, bütçe açıklarına en kolay çözümleri sunabilecek fırsatlar sunabilecek ''TURİZM SEKTÖRÜ'' doğru değerlendirilmiyor.Turizm kendi kaderine, ya da Turizm İşverenlerinin takdirlerine, tercihlerine bırakılamayacak kadar önemli ve ciddi bir iştir..Milyonlarca Sendikasız, Sigortasız, Güvencesiz Turizm İşçisi kendi kaderine bırakılamaz.
Tarafların, İşçi, İşveren, Sendikalar ve Hükümet görevlilerinin, ortak çabalarıyla oluşturulacak, bütünlüklü politikalara ihtiyaç var. Bindiğiniz dalı kesmekten artık, vazgeçin. Hem ülke ve İşçiler hem de halk kazansın İşçisi, çarşı esnafı da kazansın.''
Turizm işçileri için yine sezon sonu geliyor, yine işsizlik, açlık, kredi kartlarının ödenememesi, borç harç yaşama dönemi başlamak üzere. Alabildikleri ya da hak ettikleri halde alamadıkları üç kuruş paralarla, daha doğrusu parasızlıkla, kışa girmeye hazırlanacağız. Hazırlanmak deyince, tedbir almak akla geliyor, ancak Turizm işçileri tedir almayı boş vermiş, kazanılmış haklarını dahi aramaz olmuşlar sanki.''Turizmin, öncelikle, huzur, sükun, güvenlik, barış, kardeşlik, güler yüz, hijyen, temiz bir çevre, tahrip edilmemiş bir doğa, bozulmamış kültür ve medeniyetler mirası, bulacak yerlere ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Mustafa Yahyaoğlu, sektörde iyi çalışma koşulları bulamayan ve iyi ücret alamayan kalifiyeli elemanların turizm sektörünü terk ettiğini vurguladı. Turizmde hizmeti alanın da, hizmeti sunanın da insan olduğunu anlatan Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Başkanı Yahyaoğlu, şöyle devam etti.''Sektör olarak milyonlarca alaylı, bir o kadar da eğitimli, genç turizm işçisine sahibiz. Eğitimli genç milyonlarca işçi adayı da işsizlik yaşıyor. Turizmin emek ağırlıklı bir sektör olma özelliği, en az yatırımla en çok istihdam yaratabilme özelliği de ülkemiz ve gençlerimiz için bir şanstır.Yüzlerce Turizm Meslek Lisesi, onlarca MYO ve fakülte, belediyelerin ve özel sektörün meslek kursları, sertifika programları ile her yıl yüz binlerce genci daha turizm işçiliğine hazırlıyor. On binlerce otel, milyonlarca yatak kapasitesi, on binlerce restoran, kafe, bar, yani turizm işletmesi de var.Un var, şeker var, yağ da var. Helvayı yapacak usta da var.
Peki, bu olanakları ülkemiz, insanımız, işçiler ve işletmeler yararına gerçekten doğru ve verimli değerlendiriyor muyuz ? Kesinlikle hayır !''Turizm sezonun bölgelere göre değiştiğini , bazı bölgelerde sezonun 6, bazı bölgelerde 3-4 veya daha kısa olduğunu bunun da çalışanlar açısından İşsizlik olduğunu ifade eden Yahyaoğlu, ''Bu da turizm işçilerinin hayatını ikiye bölüyor. Turizmde çalıştığı aylar ve ne iş bulursa yapmak zorunda olacağı aylar. Ölü sezonda bir iş bulabilirse ne ala.
Birçok şehirlerden turizm merkezlerine çalışmaya gelen işçiler, sezonluk işlerde çalışıyorlarsa, sezon bitiminde, memleketlerine, baba evlerine dönerek kışı oralarda, geleneksel yaşamları içerisinde geçiriyor, tarımla, hayvancılıkla, inşaatlarda vs. sonra sezonda yeniden turizme dönüyorlar'' dedi.TURİZM İŞÇİSİ AÇLIK SINIRININ ALTINDAMustafa Yahyaoğlu, turizm işçisinin 5-7 ay çalışıp, bir o kadar da işsiz kaldığını, çalıştığı şehirde yaşamını sürdürebilmesi, geçinebilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. Yahyaoğlu, şöyle devam etti:''Bin 600 TL ücretle 6 ay çalışan işçi, ölü sezonda iş bulamayacağı için, 6 ay kazandığıyla 12 ay yaşamaya çalışırsa, aylık ortalama harcayabileceği para 800 TL olacaktır ki, zaten 1600 TL açlık sınırı altında bir ücrettir. Bu mümkün değildir. Kaldı ki sezonluk çalışan bu turizm işçisi ölü sezonda kendini, mesleğini geliştirmeye, yabancı dilini geliştirmeye, kurslara, eğitime zaman ve para harcayabilmeli idi.Halbuki gerekli yatırımlar ve düzenlemeler yapılarak,Turizm çeşitlendirilerek, sezonlar uzatılabilir ve 12 aya çıkartılabilir. Bu 12 ay iş, 12 ay ekmek ve işletmelerin 12 ay aktif ve verimli kullanımı demektir.''TURİZMDE YANLIŞLAR DEVAM EDİYORTurizm sektörünün Türkiye'nin kronik işsizlik sorununa çözüm üretebilecek, en önemli alanlardan biri olduğunua dikkat çeken Yahyaoğlu,, bu sektörde yanlışların da devam ettiğini öne sürdü. Mustafahayyaoğlu, ''Asgari ücret civarında bir ücret karşılığı, 14-16 saatlere kadar, fazla mesai ücretini de ödemeden işçileri çalıştırıyorlar. 2-3 işçi çalıştıracağı yerde, tek işçiyle ve tek ücretle hizmet veriliyor. Yasalar, hak, hukuk, insaf, vicdan, ahlak çiğneniyor. İlave yüz binlerce istihdam olanağı yok ediliyor.Ailesinden, özel hayatından, kendine ve gelişimine ayırması gereken zamandan ve verimli çalışabilme olanağından mahrum edilerek, robot gibi, sabahın köründe evinden çıkan işçi, gecenin karanlığında evine dönüyor ve bu sezon boyu devam ediyor'' diye konuştu.Hakkını alamadan fazladan çalışan turizm işçisinin işine konsantrasyon ve dikkat kayıplarına, verimsiz ve huzursuz çalıştığını, bunun sonucunda da ölümlü ve yaralamalı iş kazalarına yol açıldığını vurgulayan Yahyaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü.''Bu yoğunlukta fazla çalışmalar işçilerde, konsantrasyon ve dikkat kayıplarına, verimsiz ve huzursuz çalışmaya, iş kazalarına, ölümlere, yaralanmalara, sakat kalmalara sebep olabiliyor. Bel, boyun fıtıklarına, taban düşmelerine, varis ve çeşitli meslek hastalıklarına, iş göremez durumlara düşmelerine sebep olabiliyor.
Özellikle Tur otobüs şoförleri, 24 saat araç üzerinde kalarak, boşluklarda araç içerisinde uyuyup, araç kullanmaya devam ederek, KAZA DEĞİL CİNAYET’’söylemimizi somutlaştırıyorlar.
Fazla mesai yerine, eksik kadrolar tamamlanmalı, hem işsizlik azalmalı, hem de iş kazalarına davetiye çıkartılmamalı. Ülkemiz için bir şans ve İşsizliğe, bütçe açıklarına en kolay çözümleri sunabilecek fırsatlar sunabilecek ''TURİZM SEKTÖRÜ'' doğru değerlendirilmiyor.Turizm kendi kaderine, ya da Turizm İşverenlerinin takdirlerine, tercihlerine bırakılamayacak kadar önemli ve ciddi bir iştir..Milyonlarca Sendikasız, Sigortasız, Güvencesiz Turizm İşçisi kendi kaderine bırakılamaz.
Tarafların, İşçi, İşveren, Sendikalar ve Hükümet görevlilerinin, ortak çabalarıyla oluşturulacak, bütünlüklü politikalara ihtiyaç var. Bindiğiniz dalı kesmekten artık, vazgeçin. Hem ülke ve İşçiler hem de halk kazansın İşçisi, çarşı esnafı da kazansın.''