ANSİAD'dan konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle:Aşağıda listesi bulunan kurum ve kuruluşların temsilcileri olarak bizler, bir süredir antalya Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu yerden başka bir bölgeye taşınacağına dair tartışmalara şahit olmaktayız. Antalya Arkeoloji Müzemizin şehrin dışına nakledilmesinin kent için doğru bir yaklaşım olmayacağını ve buna karşı yeni bir alternatif oluşturmanın gerekli olduğunu düşünmekteyiz.
1. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin ülkemizin en seçkin kültür varlıklarının sergilendiği bir müze olması nedeniyle şehrin merkezinde, yürüyüş mesafesi içinde olması gerekmektedir. Tüm Antalya bölgesinin kültür mirasının korunduğu, sergilendiği ve araştırmalarının yapıldığı bu müze, kente gelen yerli ve yabancı hemen her turistin görmek istediği bir cazibe merkezidir. Müzenin bugünkü ziyaretçi sayısının azlığının nedeni, onun değerinin düşük olmasından değil, bölgede sürdürülmekte olan turizmin yapısal özelliğinden ve müze yapısının eskimişliğinden kaynaklanmaktadır.
2. Antalya’da bugün şehrin içinde bir turizm hareketliliği varsa ve bu hareketlilik şehir esnafının ekonomisine önemli bir katkı sağlıyorsa bu, önemli ölçüde Müze’nin kentin merkezinde olması nedeniyledir. Müze’nin kentin dışına taşınması, şehrin ekonomik hayatının büyük oranda zarar görmesine neden olacaktır.
3. Destinasyon olarak Antalya bir turizm markasıdır. Şehir olarak Antalya’nın bir kültür ve sanat markası olabilmesi ancak ve ancak Antalya Arkeoloji Müzesi’nin şehir içinde ve yürüyerek ulaşım mesafesinde kalmasıyla mümkündür. Bir şehrin marka değeri, yalnızca onun yakın/uzak çevresindeki modern otellerin sunduğu hizmetlerle veya şehrin içindeki alışveriş merkezleriyle değil, var olan kültürel değerlerin korunması ve çağdaş bir anlayış içinde tüm dünyaya sunulmasıyla ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyada turizm merkezi olarak bilinen şehirlerde kent merkezlerinde çok sayıda müzenin bulunması bu görüşümüzü desteklemektedir. Son dönemlerde faaliyete geçen İspanya’nın Bilbao kentindeki Guggenheim Müzesi ile Paris Louis Vuitton Müzesi’nin bulunduğu şehirleri tüm dünyaya tanıtmasının yanı sıra şehre katkılarının da yüzmilyonlarca Euro olduğu bilinmektedir.
4. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin bugünkü yerinde kalması ne kadar gerekliyse, şu anki sergileme, depolama ve diğer sosyal kullanım alanlarının yetersizliği de bir o kadar gerçektir. Süleyman Fikri Erten’in kişisel fedakarlığıyla 1919’dan itibaren toplanan kültür varlıklarının korunduğu müze binaları üç kez yer değiştirmiş ve en son 1972 yılında Antalya Arkeoloji Müzesi ismi altında bugünkü yerinde açılmıştır. Gerek bölgedeki turizm hareketliliği gerekse kent içinin kültürel gelişimi göz önüne alındığında Antalya’nın hem destinasyon hem de kent olarak yeni, çağdaş bir görünüme sahip, geniş sergileme alanlarının bulunduğu bir müze binasına ihtiyacı vardır. Bu nedenle aynı alan içinde bulunan müze haricindeki kamu binalarının kentin başka bir bölgesine taşınmasını ve burada bir “Müze Adası” oluşturulmasını talep ediyoruz.
Çünkü:
1. Dünyanın bütün büyük şehirlerinde bu kentlerin markalaşmasına değer katan simgesel, mimari değeri yüksek yapılarda zengin koleksiyonlar sergilenmektedir. Kültürel mirası kıt ve koleksiyonları olmayan ülkeler ise dünyanın markalaşmış müzelerini şehirlerine davet etmekte, bu sayede kentlerine ziyaretçi çekmeye çalışmaktadır. Bunun son örneği Abu Dhabi’deki Louvre Müzesidir.
2. Antalya gerek coğrafi yapısı ve tarihsel derinliği gerekse kültürel çeşitliliğiyle dünyanın en zengin kültürel birikimlerinin birine sahiptir ve hiçbir yerden sanat eseri ithal etmeye ihtiyacı yoktur. Buna karşılık Arkeoloji Müzesi’nin depoları korunması gerekli kültür varlıklarıyla dolu olup, envanterindeki eserlerin çok küçük bir kısmı son derece dar ve sıkıştırılmış bir şekilde sergilenmektedir.
3. Antalya Müzesi’nde bulunan eserler yalnızca Antalyalıların değil, tüm ülkemizin kültür mirasının bir parçasıdır. Önemli olan, bu mirasın Antalya’nın merkezinde bulunan bir kamusal alanın içine yapılacak yeni müze binasında ve modern bir müzecilik anlayışıyla sergilenebilmesidir.
Yukarıda sayılan nedenlerden ötürü, aşağıda imzası olan bizler, bu bölgedeki kamuya ait diğer binaların kentin başka bir bölgesine taşınmasını ve yeni Antalya Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu alanda, dünyaca beğeni sağlayacak farklı bir simgesel özelliğe sahip bir yapı olarak yeniden tüm dünyanın beğenisine sunulmasını talep etmekteyiz.
1. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin ülkemizin en seçkin kültür varlıklarının sergilendiği bir müze olması nedeniyle şehrin merkezinde, yürüyüş mesafesi içinde olması gerekmektedir. Tüm Antalya bölgesinin kültür mirasının korunduğu, sergilendiği ve araştırmalarının yapıldığı bu müze, kente gelen yerli ve yabancı hemen her turistin görmek istediği bir cazibe merkezidir. Müzenin bugünkü ziyaretçi sayısının azlığının nedeni, onun değerinin düşük olmasından değil, bölgede sürdürülmekte olan turizmin yapısal özelliğinden ve müze yapısının eskimişliğinden kaynaklanmaktadır.
2. Antalya’da bugün şehrin içinde bir turizm hareketliliği varsa ve bu hareketlilik şehir esnafının ekonomisine önemli bir katkı sağlıyorsa bu, önemli ölçüde Müze’nin kentin merkezinde olması nedeniyledir. Müze’nin kentin dışına taşınması, şehrin ekonomik hayatının büyük oranda zarar görmesine neden olacaktır.
3. Destinasyon olarak Antalya bir turizm markasıdır. Şehir olarak Antalya’nın bir kültür ve sanat markası olabilmesi ancak ve ancak Antalya Arkeoloji Müzesi’nin şehir içinde ve yürüyerek ulaşım mesafesinde kalmasıyla mümkündür. Bir şehrin marka değeri, yalnızca onun yakın/uzak çevresindeki modern otellerin sunduğu hizmetlerle veya şehrin içindeki alışveriş merkezleriyle değil, var olan kültürel değerlerin korunması ve çağdaş bir anlayış içinde tüm dünyaya sunulmasıyla ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyada turizm merkezi olarak bilinen şehirlerde kent merkezlerinde çok sayıda müzenin bulunması bu görüşümüzü desteklemektedir. Son dönemlerde faaliyete geçen İspanya’nın Bilbao kentindeki Guggenheim Müzesi ile Paris Louis Vuitton Müzesi’nin bulunduğu şehirleri tüm dünyaya tanıtmasının yanı sıra şehre katkılarının da yüzmilyonlarca Euro olduğu bilinmektedir.
4. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin bugünkü yerinde kalması ne kadar gerekliyse, şu anki sergileme, depolama ve diğer sosyal kullanım alanlarının yetersizliği de bir o kadar gerçektir. Süleyman Fikri Erten’in kişisel fedakarlığıyla 1919’dan itibaren toplanan kültür varlıklarının korunduğu müze binaları üç kez yer değiştirmiş ve en son 1972 yılında Antalya Arkeoloji Müzesi ismi altında bugünkü yerinde açılmıştır. Gerek bölgedeki turizm hareketliliği gerekse kent içinin kültürel gelişimi göz önüne alındığında Antalya’nın hem destinasyon hem de kent olarak yeni, çağdaş bir görünüme sahip, geniş sergileme alanlarının bulunduğu bir müze binasına ihtiyacı vardır. Bu nedenle aynı alan içinde bulunan müze haricindeki kamu binalarının kentin başka bir bölgesine taşınmasını ve burada bir “Müze Adası” oluşturulmasını talep ediyoruz.
Çünkü:
1. Dünyanın bütün büyük şehirlerinde bu kentlerin markalaşmasına değer katan simgesel, mimari değeri yüksek yapılarda zengin koleksiyonlar sergilenmektedir. Kültürel mirası kıt ve koleksiyonları olmayan ülkeler ise dünyanın markalaşmış müzelerini şehirlerine davet etmekte, bu sayede kentlerine ziyaretçi çekmeye çalışmaktadır. Bunun son örneği Abu Dhabi’deki Louvre Müzesidir.
2. Antalya gerek coğrafi yapısı ve tarihsel derinliği gerekse kültürel çeşitliliğiyle dünyanın en zengin kültürel birikimlerinin birine sahiptir ve hiçbir yerden sanat eseri ithal etmeye ihtiyacı yoktur. Buna karşılık Arkeoloji Müzesi’nin depoları korunması gerekli kültür varlıklarıyla dolu olup, envanterindeki eserlerin çok küçük bir kısmı son derece dar ve sıkıştırılmış bir şekilde sergilenmektedir.
3. Antalya Müzesi’nde bulunan eserler yalnızca Antalyalıların değil, tüm ülkemizin kültür mirasının bir parçasıdır. Önemli olan, bu mirasın Antalya’nın merkezinde bulunan bir kamusal alanın içine yapılacak yeni müze binasında ve modern bir müzecilik anlayışıyla sergilenebilmesidir.
Yukarıda sayılan nedenlerden ötürü, aşağıda imzası olan bizler, bu bölgedeki kamuya ait diğer binaların kentin başka bir bölgesine taşınmasını ve yeni Antalya Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu alanda, dünyaca beğeni sağlayacak farklı bir simgesel özelliğe sahip bir yapı olarak yeniden tüm dünyanın beğenisine sunulmasını talep etmekteyiz.