Çakmak'ın adaylık açıklaması haberi için tıklayın.
Her şeyden önce kendisini, aylar önce adaylığını ve projelerini açıklamasından, medeni cesaretinden dolayı kutlarım.
Gelelim yoruma.
Emin yıllardır tanıdığım, işine, şahsına, dostluğuna, arkadaşlığına güvendiğim bir meslektaşım.
Projelerine gelince; Tanıdığım Emin'in her bir projesini sürüncemede bırakmadan tamamlayacağından şüphem yok. Projelerin tartışılması, düzenlenmesi için yorumlara açık kocca bir senemiz var. Eğrisi, doğrusu, daha iyisi, daha yenisi tartışılacaktır. Emin ve ekibi de bunlardan bir sentez çıkartıp en iyisini uygulamaya koyacaktır.
Bunlar şahsi yorumlarım.
Peki Emin Çakmak'ı uzaktan yorumlasaydım ne derdim?..
Bir bakalım;
Turizme rehberlikten başlamış.
Ne demek bu? Mutfaktan gelmiş. Yıllarca ve binlerce ve çeşitli ülkelerden gelen turisti karşısına almış, onlarla beraber yemiş içmiş, eğlenmiş, tartışmış, beğendiğini, beğenmediğini, görmek istediklerini, istemediklerini birebir yaşamış. Kısaca turistin ilk elden nabzını tutmuş bir kişi.
Yıllarca yurtdışında yaşamış.
Yani; Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor, nasıl görünmesi lazım, Türkiye'ye ilginin artması için öne çıkarılması gerekenler nelerdir? biliyor.
Yıllarca yurtdışında okumuş. (Lise-Üniversite)
Yani; Onlarla aynı kazanda erimiş, birlikte eğitilmiş, yabancılara empati yeteneğine sahip, örf, adet, gelenek ve beklentilerini çözmüş
Yabancı diller biliyor (İngilizce ve Arapça).
Dil bilmeyen meslektaşlarımız aşağıdaki sözlerime şiddetle karşı çıkacaklardır. Ama burası TÜRSAB. Yani her şeyden önce bir 'Meslek Örgütü'. Ve bu mesleki kuruluşta başkansanız, hele ki Türkiye gibi bir turizm ülkesini temsil ediyorsanız YABANCI DiL ŞART.
Evet, bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı veya bir siyasetçi olarak dil bilmeyebilirsiniz. Bilseniz de zaten tercüman şarttır. Ancak bir sağlık örgütünün başındaysanız iğne yapmayı, Mimarlar Odası başkanıysanız 'çizim yapmayı', Hakemseniz 9 kusurlu hareketi, Turizmin başındaysanız da 'dil' bilmelisiniz. Dünyada bunun aksi GÖRÜLMEMiŞTiR.
Eğer siz Dünya turizminin 1. Liginde top oynayacaksanız, burada top sektirecekseniz, memleketinizi dünyada pazarlayacak, savunacak, anlatacak, ikna edecek, tartışacak veya temsil edecekseniz en azından 'dünya dili' İngilizceyi iyi bileceksiniz. Uluslararası toplantılardan kaçmayacak, katılırsanız da meslektaşlarınızla her konuda 'muhabbet' edebileceksiniz. Turizmcilerin başı olarak çanta taşır gibi her yerde, kürsüde, yemekte, toplantıda, telefonda tercümanla dolaşmayacaksınız. Dünyaya rezil olursunuz, oluruz, alay ederler, dedikodusu da her yerde yapılır. Bir Türk olarak bunu duyarsanız yüzünüz kızarır, üzülürsünüz. Hele görür, duyar ve şahit olursanız kaçacak delik ararsınız. Tabi umurunuzdaysa
Incoming tecrübesi var.
Bu durumda turiste Türkiye'yi pazarlamanın yolunu biliyor demektir, Türkiye'nin tanıtımı için EPCOT CENTER'da yer alabilir, Tanıtımda Mısır modeline dönmemize etken olur demektir.
Ingoing ve Outgoing tecrübesi var
Bu durumda iç pazarın payını %25 arttırmak için Sömestre ve Yaz tatillerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bölgelere göre ayrılması, 3,5 milyon yazlığın ve 10 milyona yakın yazlıkçıların, geceliği 10TL olan 400.000 yataklı kamu kamplarının turizme kazandırılması projelerine açık olacağı anlamına gelebilir.
Sonuç;
Bence Emin'in gönlü gibi kapısı da beraber çalışmak isteyen tüm meslektaşlarına açıktır. Değişik önerileri, projeleri olan arkadaşların 'dağılmadan' tek bir çatı altında hareket etmelerinde fayda var.
Sevgili Emin Çakmak'a bu demokratik yarışta başarılar diliyorum.