Tekstil, Mobilya, İhracat, Sigorta, Banka sektörüne benzemez bizim iş. Çalışma saati, sabit çalışma ortamı, fazla mesai ücreti yoktur ama işi, çalışma ortamı, mesaisi çoktur. Malzemesi ne odundur, ne kağıt, ne makinedir ne kumaş. İnsandır malzeme. Etten kemikten, nazdan, niyazdan, kompleksten mamul, dile, hisse, şikayete gelir kırılgan bir malzemedir. O'nu işleriz biz. Görür görmez çekeriz fotoğrafını. Huyu, suyu, işi, memleketi, parfümü, takısı, konuşması, rengi, parası ele verir kişiliğini. O'na göre şerbetini verir, hamurunu yoğururuz. Turu veya ürünümüzü satarken kılıktan kılığa girer, memleket, renk, zevk, takım bile değiştiririz. İşi, turu, ihaleyi aldığımızda yani ürünü sattığımızda aldığımız tatmini ne son dakika gol atan futbolcu, ne yarışı birinci bitiren koşucu ne de .... (neyse abartmayalım artık...)
Kısaca bir gariptir bizim meslek. Farklı, uçuk, zevkli, değişken. Aramızda normal olanları azdır. Onlar da sanırım bizleri gözlemlemek isteyen bir avuç seyircilerdir.
Peki, para var mıdır bu işte?
30 küsür senedir sektörün her noktasında çalışmış biri olarak söylüyorum. "Limon satsak daha çok para kazanırız" Şaka değil, Lütfen o yüz milyonlarca TL ciro yapan, yüzlerce kişi çalıştıran şirketlerin sahiplerine, muhasebecilerine sorun. Eğer sene sonunda %1 kar gözükürse hanelerinde, onlardan mutlusu yoktur.
Ya yanında 5-10 kişi çalışan orta ölçekli patronlar? İnanın onlar da koydukları sermayenin, emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar.
Peki Seyahat acentası çalışanları? Onlar, çok daha engin bilgi, eğitim, donanıma sahip olmalarına rağmen işe yeni giren devlet memurunun 2500 TL dan başladığı günümüzde bu rakamın yarısına çalışlar. Üstelik onlar, yiyecek, yakacak, giyecek, çoluk, çocuk yol parası, ikramiye yüzü görmeyen binlerce turizm emekçileridir.
Otel sahipleri? Ege'de 2 ay, güneyde 5 ay açık kalacaksın. Otelin 12 aylık masrafını çıkartacaksın. Çoğu personelin 12 ay maaşını ödeyeceksin. Uluslararası standartlara göre de 5 senede bir otelini yenileyeceksin. Hadi canım sende.
Ya Rehberler? Birçoğunun sigortası, yani geleceği bile garanti altında olmayan, yarısının bel fıtığı kalanının siyatik, astım, mide hastası olduğu, sağlığının bozulduğu gün yapacağı başka işinin olmadığı Türkiye'nin en zeki, en kültürlü ve en donanımlı insanları. Kazandıkları 3-5 kuruşun herkesin gözüne battığı, ama sadece çalıştıkları günlerde kazandıklarının, yarısını sağlıklarına diğer yarısını 365 gün ailesini geçindirmeye ayıran turizmin gerçek emekçileri.
Hostesler; Rehberler gibi yaş ve sağlıkla orantılı iş kapasiteleri, Sezonun iyi geçmesi duaları ile sezonluk çalışan Otel emekçileri, animatörler ve tatil bölgesi esnafı. Hepsi gönülden, kalpten, amatörce çalışırlar, hem de üç otuz kuruşa.
Turizm Gazetecileri; Aralarında çaylak yok gibidir. Çoğu gazetecilik kariyerlerinin zirvesindeyken memleket sevdasına Turizme geçiş yapmışlardır. Kazançları? Para değil insan, Pul değil Vatan, Kariyer değil Hizmettir.
Eee, madem bu kadar kötü şartlarda çalışıyorlar para da kazanmıyorlar. O halde neden ve nasıl çalışıyorlar bunlar?
Bilmeyene hatırlatalım;
Turizmciler "GAZ" ile çalışır.
Verirsin gazı Acentacıya; Hadi koçum en çok turisti sen getireceksin, en çok otobüsü sen kaldıracaksın, en çok ciroyu sen yapacaksın. O, zararına-mararına boş-dolu satar uçağını, otobüsünü. Rakibi 1000'e satarsa ertesi gün 900'e, bir sonra ki gün 800'e, kızışırsa rekabet zararına satar malını. Yeter ki GAZ'a gelsin.
Verirsin gazı Acenta çalışanına; Hadi kızım, hadi aslanım, bu gurubun eti de senin kemiği de, Top sende dersin. O size, sabah akşam uyumadan operasyonu'nu da yapar, kotasyonu'nu da çıkarır, onlarca yazışmayı dosyalar, turun satışını, tahsilatını da yapar. Gerekirse havaalanında sabahlar, gruba eşlik eder. Aynı kişiyi müşteriye yollayabilir, fatura kestirtebilir, kontrol ettirebilir, reklam hazırlatabilir, mailing yaptırtabilirsiniz. Arada çay-kahve yapabileni de çıkmıştır hani :))
Verirsin gazı Otelciye; Sezon başı toplanıp 100 euro'dan aşağı fiyat yok derler. Kapı aralığında 60 euro'ya fit olup, sezon kötü sinyal verirse fiyatı 30'a çekerler. Ne o? Turizm yapıyoruz. Otelini yenileyebiliyor musun? Hayır, Bu maaşa kalifiye eleman çalıştırabiliyor musun? Hayır. Kaliteli servis, yemek verebiliyor musun? Hayır. Peki sen, kendin para kazanabiliyor musun? Hayır.
Verirsin gazı Rehber'e; O koç senin gurubu vezir eder vezir. O Rehber var ya o Rehber, Oteli'de, kotasyonu'da değiştirsen, yolcuya peynir ekmek de yedirsen, turunu alkışlarla, gözyaşlarıyla, teşekkürlerle bitirir.
Turizm Gazetecileri; Eğer keşfedilmemiş bir Turizm Yöresi, Ögesi, Potansiyeli bulur da çıkartır, tanıtırsa işte Turizm gazetecisinin Gaz'ı yani kazancı budur.
Ve verirsin gazı animatöre, hostese, otel çalışanına; Dersin ki Vatan-Millet-Sakarya. Bu millet seninle gurur duyuyor. Müşteriye iyi davran, güleryüzlü ol ve 24 saat çalış!. Çalış ki, o turist bir kez daha bizi tercih etsin, sayende memleket döviz kazansın. Ancak sen kurtarırsın bu memleketi. Çalışır... Hem de zevkle.
Böyledir işte Turizm çalışanı. Donanımlıdır bizim emekçilerimiz. Bilgilidir, kültürlüdür, hassastır, çevrecidir ve duyarlıdır. Gaz'a kolay getirirsin ama Gaz'la kolay kolay yıldıramazsın...
Saygılarımla
Cem Polatoğlu
"tur andiamo" 0212 2123030 0532 2146136