Rusya-Ukrayna, Suriye, İsrail ve İran tarafından istikrarsızlaştırılan Ortadoğu şimdilik sıcak bölgeler…
Trump’ın Çin karşıtı politikaları nedeniyle ortalık zaten karışıkken, Meksika, Kanada, AB başta olmak üzere ABD ile ilişkileri iyice gerilen ülkelerin de sayısı artıyor; Grönland yüzünden Danimarka mesela…
Azerbaycan-Ermenistan hattındaki barışa dönük kırılgan gelişmeler yaşanırken Hindistan-Pakistan arasında gerilim çatışma seviyesine yükseldi…
Türkiye o bölgeye çok bilinçli odaklanmıyor ne yazık ki…
Oysa Pakistan ile Azerbaycan misali iyi ilişkiler var. Bu iyi ilişkiler nedeniyle dünyanın en büyük ülkelerinden birisi olan Hindistan ile karşılıklı güven tesis edemiyoruz. Bölgede Hindistan ile sıkıntıları olan sadece Pakistan değil, Çin de Hindistan ile gerginlikler yaşıyor…
Sadece bu 3 ülkede 3 milyardan fazla insanın yaşadığı bir coğrafyadan söz ediyoruz. En az 1 milyarlık bir nüfus da bu bölgedeki istikrarsızlıktan etkilenecektir. Uzakdoğu’daki olası savaş Ortadoğu’ya benzemez…
Ancak henüz BM ve NATO dahil kimsenin buradaki durumu izlemekten öte adım atmadığını görüyoruz. Hükümetin iç politikadan kafasını kaldırıp bu coğrafyaya ilişkin adımlar atması lazım. Bunun için de çatışma çözümleme konusunda uzmanların çalışması ve bölge ülkeleri arasında ciddi bir diplomasi deneyiminin çalışması gerekiyor.
Çok merak ediyorum Dış İşleri bakanlığındaki yeni nesil diplomatlar bu konuda ne yapıyorlar?
Türkiye için Çin ve Hindistan çok ciddi bir iş ortağı olabilir. Uluslararası ilişkilerde çalışma ortaklarınızı seçerken tek kriteriniz verimlilik ve karlılıktır. Din, etnik yapılar ikinci planda kalır. Türkiye Pakistan ile olan iyi ilişkilerini geliştirmeli ancak Hindistan ve Çin ile olan ilişkilerin de ciddi ölçüde güven arttırıcı olması ve gerekiyor.
Hindistan neden Türkiye’ye karşı mesafeli?
Türkiye’nin koşulsuz bir şekilde Pakistan’ı desteklemesi buna neden oluyor diyebilirim…
Peki Türkiye ne yapmalı?
Türk diplomasisi ve Sayın Erdoğan Rusya-Ukrayna meselesinde bence çok başarılı hamleler yaparak her iki ülkeyle de ilişkileri sıcak tuttu. İki ülke de Türkiye’nin diğer ülke ile ilişkilerini bilerek bu sürece saygı gösterdiler.
Türkiye bence benzeri bir diplomatik duruşu Hindistan-Pakistan arasında inisiyatif alarak gerçekleştirmeli. Diplomatlar raporları hazırlamalı, Üst düzey diplomatlar ve dış işleri bakanları seviyesinde ziyaretler yapılmalı ve son olarak Sayın Erdoğan, her iki ülke devlet başkanları ile bir araya gelmeli.
NEDEN KAOS ÇAĞI?
8 milyar insanın yaşadığı bir dünyada 250 milyon insanın yaşadığı Rusya ve Ukrayna halen savaş halinde. 3 milyarlık Hindistan, Çin ve Pakistan coğrafyasının etkileyeceği 4 milyarlık nüfus eklendiğinde 4 milyar 250 milyonluk bir dünya nüfusu fiilen savaşlar ve istikrarsızlıktan etkilenecek.
ABD’nin Avrupa ve Ortadoğu’dan asker çekmesi ihtimalinin bile paniğe neden olduğu 500 milyonun üzerinde nüfusu bulunan AB ülkelerini de eklediğimizde 5 milyarlık bir coğrafyada insanoğlunu zor günler bekliyor.
Kore yarımadasındaki durum zaten malum… Amerika kıtası ve Afrika ile Avusturalya şimdilik bu ölçekte bir küresel kaostan ari görünüyorlar.
ACABA?
Afrika’da zaten bölgesel anlaşmazlıklar, kabile savaşları bazı bölgeleri yeterince istikrarsızlaştırmış durumda. Amerika kıtasında ABD’nin Meksika ve Kanada ile başlayan stress testi henüz diğer ülkelere doğrudan yansımamış görünüyor. Ancak özellikle göçmen karşıtı politikaların sürmesi halinde önümüzdeki yıllar için de parlak şeyler söylemek zor.
8 milyar insanın yaşadığı bir kürede bu kadar yaygın bir coğrafyada sorunlar olunca bu elbette tüm ülkeleri ve diğer insanları da etkileyecektir.
NE YAPMALI NASIL YAPMALI?
Çocuklu bir saflıkla olmasa bile netlikle konuşmakta yarar var… Eğer bu sorunlu ülkeler aralarındaki sorunları çözemezlerse ve herkes hakkına razı olmazsa çok kanlı bir küresel savaş kaçınılmaz. Nükleer silah kullanımı riski ise çok daha vahim sonuçlara neden olacaktır.
İnsanlık güç toplumundan denge toplumuna geçmek zorundadır.
Bunu iki yoldan gerçekleştireceğiz… Ya milyarlarca insanın yaşamını yitireceği, küresel ölçekte çevre felaketlerini yaşayarak ya da sağduyulu liderlerin inisiyatifinde, adil ve dengeli adımlar atarak. Ne yazık ki şu ana kadar başta Trump ve Putin olmak üzere sadece kendi planlamaları doğrultusunda adımlar atan ve DENGE kavramından çok uzak liderleri iş başına getiren seçmenler sayesinde bu ihtimalin uzağındayız. Türkiye’de de malum siyasal rakipleri bertaraf etmekle meşgul bir iktidar bu süreci yönetiyor. Çizdiğim tablo çok iyimser olmasa da umudumu korumayı tercih ediyorum. Biliyorum ki milyarlarca insanın arasından birileri çıkıp sağduyunun sesi olacak.
TÜRKİYE NEREYİ SEÇECEK?
Şimdi belalı ittifaklar var, ABD, Hindistan ve İsrail aynı sayfada, Türkiye, Pakistan ve Çin de yine aynı sayfada… Odatv’de güzel bir analiz var bu konuda… Peki Rusya, AB, İngiltere, Kuzey Kore gibi önemli oyuncuların durumu nedir?
Rusya ve Kuzey Kore Çin ile uzun yıllardır müttefik, hatta Çin ve Kore’nin Ukrayna savaşında Rusya’ya silah, asker ve mühimmat verdiği malum… Dolayısıyla Rusya, Kuzey Kore ve Çin ekseni söz konusu ve Pakistan ile Çin bu eksende yer almak istiyorlar mı gerçekten?
Diğer sayfada ise İsrail oyunu bozuyor. Türkiye NATO’da zaten ABD, AB ülkelerinin çoğu ve İngiltere ile müttefik. Son yıllarda eskisi gibi sevilen bir müttefik gibi görülmeyebilir ama çok önemli bir müttefik, zira ABD’den sonraki en büyük orduya sahip ve elbette gittikçe güçlenen bir savunma sanayisine…
Buradaki kritik soru şu: ABD Türkiye ve Pakistan’ı Rusya, Çin, Kore ittifakına kaptırmak ister mi?
İki taraf da birbirinden kopmak istemiyor ama İsrail gibi istikrarsızlaştırıcı bir oyuncu var ve oyunu o bozuyor. Burada Türkiye’nin tek taraflı bir seçim yapmasından çok karşılıklı adımlar öne çıkıyor. Öncelikle Hindistan-Pakistan arasındaki sorunun batı ittifakının yararına acilen çözülmesi gerekiyor. Sorunun büyümesi batı ittifakında da çatlaklara yol açacak ve Trump’ın AB kararından sonra bu çatlakların nasıl gelişmelere neden olacağı çok fazla ihtimalli senaryolara konu olabilir.