Columbia San Andres adası yazı dizisi 1
Yapmanız gereken İstanbul’dan gece saat 02.00’da TK 800 sefer sayılı Kolombia-Panama City uçağına binmeniz olacak.
Uçağa bindiğinizde kendinizi zamanda yolculuğa da hazırlayın, çünkü; sabaha karşı saat 02’de İstanbul’dan uçağa biniyorsunuz yaklaşık olarak 14 saat okyanuslar ötesi uçtuktan sonra, sabah saat 08:30’da Kolombia’nın başkenti Bogota’ya inmiş olacaksınız.
Bogota’ya indiğinizde herhangi bir taksiye binip kalacağınız otele gidip dinlenmenizi tavsiye ederiz. Otelinize varıp duşunuzu alıp dinlendikten sonra,resepsiyondan bir taksi rica edin ve taksiciye Condelaria demeniz yeterli olacak gerisini şöfere bırakın. Old city yada Down city olarak da bilenen bu yer ,Bogota’nın 17.yy tarihini yansıtıyor.İspanyol koloni tarzını ve borak mimarisini sanatsal bir harmoni ile sizlere sunuyor. İnanamayacaksınız ama burası açık hava müzesini andırıyor. Eski tarihi evler,Kiliseler,Renga renk sokakları ile adeta insanın başını döndürüyor ve nereye bakacağına şaşırıyor.
Bu evlerin bir çoğu, Üniversite, Müze veya Kütüphane olarak kullanılıyor. Bu güzel ve doyumsuz şehir gezisinden sonra otelinize dönerken, şöför ‘den sizi altın müzesine götürmesi için (please gold Museum) diye rica edin. Burada altının tarihsel gelişimini ve kolonilerin zenginliğini göreceksiniz, daha sonra huzur içinde otelinize dönersiniz.
Sabah Saat 12’de Bogota El Dorado iç hatlar terminalinden Avianca 9778 sefer sayılı uçağı ile (Paradias of the land) yer yüzü cenneti dedikleri yer San Andres Adasına 2 saatlik bir uçuştan sonra Gustavo Rojas Pinilla havaalanına inmiş olursunuz. Bu cennet köşesi Adada yerli ve yabancı giriş yapan herkes gümrük kapısından geçer gibi kimlik ve pasaport kontrolünden geçmek zorundadır. Buraya geldiğinizde giriş-çıkış tarihinizi ve kalacağınız otele de belirtmeniz gerekir. Havaalanından çıktığınız zaman önce yüzünüzü sıcak bir hava okşayacak, sonra kendinizi Afrika’da hissedeceksiniz, çünkü burada bütün insanlar( yerli halk) koyu esmer tenli. Alandan çıktığınızda karşınıza çıkan ilk taksiye atlayın ve otelinize doğru yola çıkın, çünkü yarın sizi çok eşsiz ve doyumsuz bir gün bekliyor olacak. Otel olarak Arena Blanca otelini öneririz. Biz bu otelde konakladık, bizi çok iyi karşıladılar,bu otelde konaklayan ilk Türk olma şansını yakaladık, kim bilir belki de ikincisi siz olursunuz.Çekin işlemlerinden sonra dinlenip güzel bir duşun ardından şehri keşfe çıkın, kaybolmamak için belli yerler belirleyin.
Sabah uyandığınızda kahvaltıdan sonra ilk işiniz her sokakta onlarca bulunan herhangi bir Rent car ofisine gitmek olsun. 35-40 $ karşılığında iki veya dört kişilik bir Kavasaki motor kiralayabilirsiniz. Türk sürücü belgeniz burada geçerli merak etmeyin. Araç deposunu size ful teslim ederler ve artık cennet köşesi ada sizin, gönlünüzce gaza basın. Yola çıkarken fotoğraf makinenizi sakın unutmayın, çünkü her köşesi fotoğraf makinenize yakışan bir manzara sunuyor.Yolda hiç acele etmeyin, boydan boya bütün adayı 3-4 saate gezersiniz, Bir tarafınızda yolunuzun üstünde renga renk koylar, kiliseler,butik oteller,beyaz renkli kumsallar,tipik evler, Arbolesler (Mango ağaçları) size yolculuğunuz boyunca eşlik eder, diğer taraftan yüzünüzü okşayan serin rüzgarlar ve sizinle renkten renge girerek cilveleşen mavinin bütün tonlarını sunan denizi göreceksiniz. Ara ara yolda durup fotoğraf çekmekten kendinizi alamayacaksınız. Yolculuğunuzun nasıl geçtiğinin farkına varmadan,(Hoyo Soplador veya Hell Blower) yani fışkıran su denilen muhteşem bir mekanda bulursunuz. Burada kaya tabakısının altından tüneli andıran bir yarık oluşmuş, denizin gel git hareketleri sırasında o tünelden giren su 20-30 metre ilerde karanın içinde açılmış bir delikten volkan gibi fışkırıyor.Başında toplanmış insanları ve suyun fışkırma anında çığlıklarını duyarsınız.
Burada durup bir fotoğraf molası verip, mango suyu içmeyi ihmal etmeyin.Dinlendikten sonra , başka heyecanları yaşamak için kumsalla oynaşan dalgalar eşliğinde yola devam edin.Yolda bu yolculuğunuza renk katacak olan ise yerli halka karışmanız olacak. Yolda gördüğünüz herhangi bir ailenin yanında durup onlarla sohbet edin, her ne kadar aynı dili konuşmuyor olsanız da yabancı olduğunuzu anladıkları için size çok yakın davranacaklar.Bu insanlar evlerinin önünde halen o eski ilkel pişirme yöntemi ile yiyeceklerini üç taş üzerine ateşte pişirdiklerine şahit olacaksınız.Biz yolda domuz eti pişiren bir aileye denk geldik, onlarla sohbet edip fotoğraflarını çekip yolumuza devam ettik.Sizde o atmosferi yaşamak istiyorsanız yerli halka karışmanızı tavsiye ederiz.
Zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmadan,yolunuzun bittiğini havaalanı tabelasını görünce anlarsınız.Şehir merkezinde tek yönlü yollar ve arı gibi dönen motosikletleri takip ederek bu günlük turunuzu tamamlamış olursunuz.Not: Burada ulaşımın % 80’i motosikletle sağlanıyor.
Bu güzel ve doyumsuz Ada gezisinden sonra otelinize dönüp soğuk bir duşla kendinize gelebilirsiniz.
Dinlendikten sonra akşam çıkıp şehir merkezinizi dolaşmanızı öneririz. Şehirde iki ve üç katlı düzenli Mağazalar,Cafe ve Barlar göreceksiniz, bu şirin Adada daha çok kozmetik dükkanları gözünüze çarpacak. Sokaklarını adımlarken hiç beklemediğiniz bir anda şehrin şirin ve küçük Camisi karşınıza çıkacak, onun hemen yanında da Katolik kilisesi yer alıyor.Aynı fotoğraf karesine hem Cami hem de Kiliseyi sığdırabilirsiniz, böylece Adanın doyumsuz güzelliğinden tatmin olmuş bir şekilde otelinize dönersiniz.
Sabah uyandığınızda güzel bir kahvaltıdan sonra Adanın kendisi gibi küçük ve şirin Marinasına inip, ya bekleyen teknelerden birine 20-30 $’a halka karışarak gezinize başlamanız yada 150-200 $’a özel tekne ile şehrin en yakın olan( Jhony Key) adasına 10-15 dakikada gitmek gibi iki alternatifiniz mevcut.Yola çıkarken şort,gözlük ve şapkanızı birde mavinin bütün tonlarını denizde fotoğraflamak için kameranızı sakın unutmayın.Jhony Key Adası yaklaşık 1000 mt büyüklüğünde, San Andres adasına bakan kıyısı 50-100 mt ince beyaz kumsal, diğer tarafları ise beyaz kayalıklarla kaplı,Doğal denge bozulmaması için Adaya günlük sadece 500 kişinin girişine izin veriliyor.Karaya ayak bastığınızda serinlemek için soğuk bir şeyler için ve elinize fotoğraf makinenizi alıp bütün adanın etrafını adımlayın,Kıyılarında yengeç,kaplumbağa,kertenkele,deniz kirpisi gibi dalgalarla dans eden deniz canlılarını fotoğraflayın.Bütün adanın etrafını 20-30 dakikada yalın ayak adımlayabilirsiniz, ince beyaz kumsalların ve rengarenk denizin tadını çıkardıktan sonra teknenize atlayıp,Akvaryum adasına gitmek için yola çıktığınızda, denizin beyaz,turquaz ve koyu mavisi, derinliği 2-3 metreyi geçmeyen deniz yüzeyine süzülen güneş ışınları ve ruzgarın ılık ılık esen sesi ile tekneniz kayalara değmesin diye bazen çok yavaş bazen de çok hızlı ilerlerken karşınıza 25 yıl önce karaya oturmuş Mr Gobi kuru yük gemisi beliriyor, bu manzara doyumsuz denizin renklerine başka tat katıyor.Kaptanlar fotoğraf çekmeniz için demir atıyor, doyumsuz manzaralar ve temiz deniz kokusunu içinize çektikten kısa bir süre sonra artık akvaryum adasına yaklaşmış olursunuz.Akvaryum adası aslında birbirine bitişik aralarındaki bağlantı yarım metre derinliğinde berrak ve bütün deniz canlılarını barındıran iki adadan oluşuyor.Buraya geldiğinizde umarım deniz gözlüğünüzü yanınıza almayı unutmamışsınızdır, yoksa burada renga renk ve türlü türlü balıkları görmekten mahrum kalırsınız.Tekne adaya yanaşırken renkli berrak sulara kendinizi tekneden atmamak için zor tutacaksınız. Adaya indiğinizde onlarca turist teknesini göreceksiniz.2-3 saat balıklarla denizin tadını çıkardıktan sonra tekrar tekneye binip beyaz su denilen yere doğru yol almaya başlayacaksınız.5-10 dakikalık deniz yolculuğundan sonra teknenizin yavaşladığını ve kaptanların yüzmeniz için demir attıklarını göreceksiniz. Deniz sanki bıçakla ikiye ayrılmış gibi maviden turquaza renk değiştirmiş.Aman Allah’ım 1 metre derinliğinde turquaz rengin hemen altında bembeyaz kumlu berrak deniz dibi, deniz gözlüğü ile denizin altında sınırsız uzaklık,denizin altında renga renk balıklar, su sıcaklığı 25-30 derece tadını çıkarmak sizin hakkınız.
Farkında olmadan zamanın bittiğini, kaptanlarınızın demir almaya başlamasından anlarsınız, bu cennet köşesi Adada mutlu bir günü daha böylece bittirmiş olursunuz.
Saat 12:30 Panama uçağına yetişmek için sabah saat 10:30 da otelimizden ayrılıp havalanına vardığımızda, hayatım boyunca unutamayacağım bir süpriz bizi bekliyordu. Tabi ki bizi bekleyen kalabalık ve emniyet birimlerini görünce şaşırıp tedirgin olmamak elde değil; meğer bu kalabalık bizi uğurlamak için Ada'nın Kaymakamı,Turizm müdürü,Seyahat Acentaları Birliği Başkanı,Butik Otelciler Derneği Başkanı uğurlama merasimi hazırlamış ve San Andres Adasına ayak basan ilk Türk yönetici sertifikamızı sunmak için bekliyorlarmış.Böylece hem hüzün hem de gurur dolu karmaşık hatıralarla cennet köşesi ada'ya veda etmiş olduk.
İsa AKDAĞ
ADRO Kurucusu ve Eski Yk. Başkanı
CEO of Hotrigo & Parisya Travel
Gsm: +905385074727
Email:
Email: [email protected]