Turizmin gelişmesine destek vermek üzere son 15 yıldır sürdürdüğümüz 'araştırmacı yazarlık misyonumuz' kapsamında, bu Sitede iki yıldır özgün yazılarımızı 'yerel turizm odaklı' olarak hizmete sunmaktayız. Bunun altında ise, çok ince bir küçük hesabımız vardı. Yeni Bakan'ın Adana Millet Vekili olmasının getirebileceği doğal sonucu olarak, Adana Merkezli yeni Çukurova Turizm Destinasyonunun yükselişine destek vermek!
Zira önceki Turizm Bakan Günay, İzmir Millet Vekili olarak göreve geldiğinde hazıra konduğu bir 'Ulusal Turizm Stratejisini' görmezden gelerek sürdürdüğü, rekorlar kıran uzun görevinde, kıvranışlar içinde yıllardır aranan ve bulunamayan İzmir Yöresi'ne 'turizmde yükseliş ivmesi' konusunda hiçbir hayrı olamamıştır. Oysa yapılması gereken, turizmin Bakanlıkça yeni çizilen yol haritasını 2007'den itibaren uygulamak olmalıydı.
Bu durumun savunucusu olarak 2010 yılından itibaren 'stratejimizin gönüllü avukatı' sıfatıyla sürekli piyasayı bilgilendirmeye ve uyarmaya çalışmamıza rağmen, ortaoyunu misali senaryosuz bir şekilde oynanan turizm sahnelerinde gereken çağdaş atılımları, maalesef anlatamadık. Stratejimizin kurgusunda yer alan ana yaklaşım olarak kurulması gereken Kamu+Özel=İşbirliği ortamı, taraflarca son 8 yıldır yok farz edilmektedir.
Yeni Bakan Çelik göreve geldiğinde 'politika stratejisti' olduğunu öğrenince sevindik ve heyecanlandık. Zira 'stratejik planlamanın ne olduğunu bilerek, turizmde hemen uygulamaya sokacak bir yetkili' olarak, özellikle de bakir kalan Çukurova'da örnek atılımlar sergilenmesi konusunda yorumlar yaptık. Fakat bu yönde hiçbir gündem oluşmaması ötesinde, süresinin yarısında olan 2007-1023 Stratejisi hakkında tek demeç duyamadık.
BÖLGESEL TURİZM KONSEYLERİ DÜNYA ÇAPINDA ÖRNEK BİR ATILIMDIR
Çarpık gelişerek her yıl daha da zor durumlara düşen turizmin hızlan toparlanması ve düze çıkabilmesi için, 2023 Turizm Stratejisi çok yerinde bir Lokman Hekim reçetesidir. Henüz devreye alınamayan Anadolu yörelerinin gelişimde gerekli yol planları ile birlikte, obezce gelişen mevcut turizmin temel sorunlarını da çözecek olan temel prensipler, şiddetle ihtiyaç olmasına rağmen nedense ısrarla uygulamaya sokulamadı.
Ayrıca Antalya yöresinde 'örnek bir bölgesel turizm planlaması' yaklaşımıyla 15 yıldır sürdürdüğümüz yoğun çalışmalar, yöredeki gelişmiş turizm ticaretinin kendi içinde yarattığı çelişkili zihniyetler içinde düğümlenerek kalmıştır. Turizmin Başkentinde artık 'turizmin ana çizgisi olan hizmet üretimi' unutulmuş ve rant odaklı gelişen yoğun betonlaşmada, birbirinin kuyusunu kazarak günü kurtaran ticaret hengameleri yaşanmaktadır.
Gelişen yörelerde kemikleşen sorunların giderilmesi giderek güçleşmekte, ancak daha bakir yörelerde ise planlı ve disiplinli düzenlerin şansı artmaktadır. İşte, 2013 başında ülke turizminin bu gerçeklerini bilerek Adana, Mersin, Hatay, K.Maraş, Osmaniye illerini kapsayan 5 illik bir Çukurova Destinasyonunun harekete geçirilmesini hayal ettik. Gaziantep ve Diyarbakır odaklı yörelerin de desteklediği 10 illik bir turizm merkezi.
Fakat 2,5 yıl daha kaybedilerek gelinen güncel gerçeklerde, bu hayallerimizi erteleyip doğal yaşamımızı uzatmaktan başka bir çare yoktur. İşin kötüsü, geçmiş 10 yılda 100 ve yarısı geçen son 10 yılda 200 olmak üzere, plansızlıktan oluşan verimsizlik sonucu Türkiye'nin fiilen kaybettiği 300 Milyar Dolarlık (kardan zarar) ekonomik gelirlerin de suçlusu meçhuldür. Zira söz konusu kayıplar, tamamen anonim zihniyetlere bağlıdır.
Ülke turizmine destek verebilmek üzere gönüllü olarak çıktığımız bu 'makro arayış maceraları' kapsamında, geçmişte kalan 15 yılın öğretileri ile Dünya turizmine de özgün katkılar yapabileceğimizin bilincindeyiz. Zira her ülkenin geliştirmeye hevesli ve gayretli olduğu turizmin bilmecelerinin, her yerde benzer sorunlara ve darboğazlara yol açtığını, rahatça görebiliyoruz. Küflenmiş Stratejik prensiplerimiz ise, her yerde geçerlidir.
TÜRK TURİZMİNDE SON DURUM ve ADANA'NIN KONUMU
Plansız ve düzensiz bir gelişmeyle gelinen noktada, ülke turizminin tatmin edici performanslar göstererek geldiği noktada, halen Fransa, İtalya ve İspanya gibi rakiplerin ancak yarısına erişilmiş olması, kanımızca çok önemli bir teşhis niteliğindedir. Kazma kürek girişilen yatırımlarla, Ülke turizminde henüz sadece Üçbuçuk destinasyon gelişmiş ve turizm endüstrisi de bunalımlar içinde kıvranmaktadır. Daha alınacak çok yol var!
Ulusal Stratejimizin (resmen iptal edilmediği sürece) hala önünde 8,5 yıllık bir süreç olduğu gözetilerek, son kesitte zararın neresinden dönülse kardır' diyerek hızlı bir toparlanma atılımına girilmesi, çok mümkündür. Zaten şu anda turizmin sorunlarının çözülebilmesi için, başka bir alternatif de yoktur. Önümüzdeki dönemde, böyle bir hamle ile, 2023 yılı hedefi olan 86 Milyar Dolarlık yıllık döviz hedefinin 100'e eriştirilmesi olasıdır.
Çukurova Destinasyonu ise; İzmir, Marmara ve Kapadokya yöreleri paralelinde, gelişmesi öncelikli potansiyele sahip bir destinasyon olma özelliğini elbette sürdürecektir. Fakat 3 yıllık bir fiili zaman kaybı ile yitirilen somut fırsatlar, acaba ne düzeyde telafi edilebilir? Bu yönde oluşan durum ve ders alınması gereken gelişmeler, yerel inisiyatif ve ortak akıl tarafından çok sağlam bir şekilde idrak edilmeli, geleceğe dönük sindirilmelidir.
Çünkü mevcut alışkanlıklarla görülen tablo olarak 'turizmi aktif turizmciler yapar ve Devlet de bunları bir güzel destekler' senaryosu, teorik ve pratik açıdan tamamen yanlıştır. Çağdaş bakışla yenilenmesi zorunlu olan turizm yapısı tamamen, 'tüm yerel paydaşlarca oluşturulup yaşatılması gereken bölgesel turizmin, tam olarak yöreye mal edilmesi ve Devletçe de yurt çapındaki destinasyonların Makro Koordinasyonu gereklidir.
Hızlı bir atılımla, 2023 yılındaki 100 Milyarlık dövizin %10-15'lik dilimini üretebilecek olan Çukurova'nın, öncelikle 'yapımı sürdürülen Havalimanının durumunu kurtarmak ve Mersin sahillerinde otel projesi tahsislerin iptali' ile kaybedilmiş olan 5 yıllık altyapı süreçlerinin hızla tamir edilmesi gibi konuları kotarması gerekli. Bunların yakın takibiyle 'bütünsel bakışla yöreye sahip çıkan' somut atılımlara ihtiyaç bulunmaktadır.
Bugün turizm adına oluşan güncel konular ise, tamamen plansız gelişmenin doğal sancılarıdır ve asıl gündem olarak 'planlı atılımların ve geleceğin inşası detaylarının' ele alınması gereklidir. Mevcut turizmin dibe vurmasına ve gerekli önlemlerin sona yaklaşılan Genel Seçimler ortamlarında bile, gereğince konuşulamıyor olması ise, 'gereken ve özlenen toparlanma hamlesinin' hızla başlamasını' şiddetle risklere sokmaktadır.
Turizmde ihtiyaç olan 'bilinçlenme ve STK bazında örgütlenme' ihtiyacında, özellikle Yerel Medya'mıza büyük görev ve sorumluluklar düştüğünün altını çizerek her türlü desteğe hazır olduğumuzu' duyururuz.