Dün akşamdan beri kendime soruyorum "neden bu kadar tepkiliyim" diye.. Aslında yanıtı yine bende.. Rahmetli annem ve babam beni doğru ve dürüst biri olmam için eğittiler. Kul hakkı yiyemem, kanuna karşı gelmemem, orantısız güç kullananları görürsem ne pahasına olursa olsun, müdahale ederim. Okuyor, yazıyor, sorguluyorum.Hayatım sadece benden ibaret değil, ailem, işim, dostlarım, yaşadığım şehir ve ülkem sorumluluk alanım içinde diye düşünürüm. Doğaya ve dünyaya saygı gösteriyor, topluma olan borcumu Sivil Toplum Kuruluşlarına destek olup, insani sorumluluklarımın gereğini yerine getirerek ödemeye çalışıyorum.
Oysa karşımda filler var, girmişler züccaciyeci dükkanına sağa sola döndükçe, var olan her şeyi kırıp döküyor, üstelik umursamıyorlar! Doymak bilmiyor, hak, hukuk, adalet, kul hakkı ne bulurlarsa yiyorlar. Sultan Süleyman’a dahi kalmamış bu dünyayı kendilerinin sanıyorlar. Bilgi sahibi olmadıkları için kendi fikirleri de yok, her duyduklarına inanıyorlar. Kendim için değil, onlar için üzülüyorum, nasıl da yaralılar, ne kadar aç ve hırslılar, karartmışlar gözlerini nasıl bir vicdan yoksunu olduklarını dahi görmüyor, duymuyorlar.
Bu ülkeyi senelerce yöneten rahmetli Süleyman Demirel’de çocukken çobanlık yaparmış, bu nedenle dağdaki çobanla benim oyum elbette bir. Hatta temiz hava, doğa, düşmanlık nedir bilmeyen hayvanlarla geçen yaşam kim bilir onun bilgeliğine neler katmıştır. Benim endişem sevgi yoksunları için.. Örselenmiş hayatları, taşlaşmış kalpleri nedeniyle, bilinç ve vicdanlarıyla değil, sürü psikolojisi ile hareket etmelerine, en fenası sürekli “alayına isyan” hallerine derman olamadığıma üzülüyorum. Ancak, isyan etmek onlar kadar benim de hakkım; 30 senelik iş hayatım boyunca aksatmadan ödediğim vergilerle yapılmayanları görünce yüreğim kabarıyor, yetmiyor, ödemeyenlerin yaptıklarının yanına kar kaldığını gördükçe “yok artık” diyorum, ama yine de onların yaptığı gibi önce ödemeyip, sonra taksitlendirip, onu da ödemeyip, af çıkmasını bekleyemiyorum.
Yapamıyorum yahu, anlayın işte anama, babama sözüm, bu ülkeye borcum var!.
Cahile, bilinçten yoksun insanlara kızamıyorum, ama bu ülkenin imkanları ile okumuş, geleceğimize hükmedecek makamlara erişmiş birilerinin bilerek, önce hukuku, sonra da bizzat kendilerinin verdiği önceki kararları yok sayıp, çiğnemelerine, milyonların tercihini yok saymasına isyan etmek hepimizin boynunun borcu!. Birileri yine kendi kusurunu, seçmenlere ve seçilene yükledi. Neden böyle yaptılar bilemiyorum, sadece onlara Karacaoğlan’ın aşağıdaki şiirini hatırlatıyorum;
Karac’oğlan der ki; Konup göçersin,
Ecel şerbetini bir gün içersin
Sırat Köprüsü'nden sonu geçersin
Amelin eline verilir bir gün
Cemal Kızıltan
Kurucu Moderatör
TURSAPNET
yahoogroups.com/tursapnet
facebook.com/tursapnet