Bodrum’dan bildiriyorum; Burada havalar bulutlu, ne yazık ki deniz kaçak göçmenlerin Yunan adalarına yapacakları ölüm yolculukları için elverişli, otellerin çoğu tamiratları bitirmiş, ama kadroyu tamamlayamamış, çünkü inşaatlar devam ediyor (bugünün inşaat işçileri yarının garsonu olacağı için biraz daha beklemeleri gerekiyor), onlarda açığı Türki Cumhuriyetlerden gelen, doğru dürüst Türkçe bilmeyen, hizmet sektörünün yanından bile geçmemiş, garibanlarla kapatmaya çalışıyorlar. Yollar rokfor peyniri misali delik deşik, sahiller şimdiden işletmecilerin istilasına uğramış, şezlong almayana deniz yok!. Ama neyse ki ortalıkta turist filan da yok, yani şimdilik Hakuna Matata (Masai dilinde -Sorun yok- demektir).
Zor geçen kışın ardından esnaf umudunu bayram furyasına bağlamış, umutla bekliyor, sezonu geciktiren İstanbul’daki seçim tekrarına için için lanet okuyorlar. Ne de olsa yerli turist Bodrum’un can damarı, onlar yoksa siftah bile yok!
Ama burası Bodrum; Bunca yokluğun arasında bizi şaşırtmaya devam ediyor. Örneğin, son yıllarda Bodrum ve civarındaki Otel yatırımlarına bakınca insanın aklı karışıyor. Hepsi birbirinden iddialı, çoğunluğu en prestijli Otel zincirleri ile anlaşmış, şahane bir mimari, marka mobilyalarla bezenmiş kocaman odalar, içinde aşçı ve özel hizmetli olan süper lüks villalar falan.. İçlerinde öyle iddialı olan ve çılgın fiyatlar isteyenler var ki aklınız şaşar (bir tanesine, bir sonraki yazımda özelikle değineceğim).
“Avrupa’nın jet sosyetesi malum nedenlerle bizi tercih etmediğine göre bu ultra lüks Otelleri kim dolduracak?” diye soruyorum. Yanıt; Araplar, Ruslar, Azeriler ve tabii ki Türkler!. Peki rezervasyonlar ne durumda? Eee kasım aralık promosyonlu satışların olduğu dönemde süperdi, şimdi biraz yavaşladı, zaten yerli turistle bu açığı kapatırız (işin aslı burayı tercih eden turistlerin bütçesi temmuz-ağustos yüksek sezon fiyatlarına yetmiyor, o nedenle gelemiyorlar, haliyle meydan ya da kazık fiyatlı odalar bizim yerli turiste kalıyor).
Neyse artık özüme döneyim ve Bodrum’u turizmci gözüyle tahlil edeyim; Sene başında iddia edildiği gibi turizmin patlaması zor, çünkü bu seneki Charter ve tarifeli sefer sayısında dişe dokunur bir artış yok, hatta Ruslar ekonomik nedenlerle eskisi kadar çok gelemeyeceklermiş. Avrupa pazarındaki durgunluk malum, eski doğu blokundaki ucuzcu tur operatörleri pusuya yatmış, Otellerin fiyat düşürmesi için dua ediyor, öte yandan, Oteller zaten overbooking’in daniskasını yapmış, “nasıl olsa birileri ocağımıza düşer” diye sabırla bekliyor. Mavi Tur yapan Charter şirketleri de yukarıda sıraladığım nedenlerden ötürü satış yapabilmek için, sudan sebeplerle ağır cezalar alma riskine katlanarak, tur programlarına Yunan adalarını almayı tercih ediyor. Anlayacağınız kimin eli, kimin cebinde belli değil..
Sonuç; Haziran ve Eylül arasındaki sürece mahkum, birlikte hareket etmeyi zayıflık gören, çoğu boğazına kadar kredi borcuna batmış, buna karşılık kibrinden ödün vermeyen, daha Otelin inşaatı bitmeden üniversitelerde bu işin dersini verecek kadar öğrendiğini zanneden Otel sahipleri ile birkaç sene önce Reception memuru iken, “koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler” hesabı genel müdürlük ünvanını kapmış kifayetsiz ve muhteris pek çok vatan evladı bu sektörden ekmek yemeye çalışıyor.
Besin zincirinin en üstünde olması gereken, ama nedense altlarda sürünen Acentalar ise işi gücü bırakmış, mevcut kanuna rağmen kendi transferlerini yapan Oteller ile kaçak acentaların izini sürmeye çalışıyor. Bizzat Bakanın söz vermiş olmasına rağmen yeni yasa çıkamadan bir sezona daha başladık, TÜRSAB yönetimi bir şeyler yapmaya çalışıyor, ama mevcut yasanın yetersizliği ile Başaran Ulusoy ve avanesinin bıraktığı çok ağır borç yükü nedeniyle hareket alanı kısıtlı, BOTAV ve diğer yerel dernek ve Birlikler etkisiz eleman misali olayı izliyor. Ama tabi bunlar bizim dertlerimiz, müşteriyi ırgalamaz, anlatsak dinlemezler, dinleseler anlamazlar.
Son tahlilde Bodrum, bildiğimiz gibi!. Her zevke ve bütçeye hitap eden tesisler var. Biraz deniz, biraz uyku, sonrasında rakı ya da bira ile eller havaya onlara yetiyor,.. Velhasıl Bodrum’a gelenlerin umduğunu bulamadan dönmesi mümkün değil. Bırakalım eğlensinler, kurtlarını döksünler, tatil dönüşü “aslında Yunan adaları Bodrum’un yarı fiyatı ama” geyiği yapsınlar.
Bizde sezon sonunda “devlet bize de yardım etsin” diyeceğiz, tabii ki etmeyecek, sonra da “batan batar, kalan sağlar bizimdir” deyip çaresiz önümüzdeki sezonlara bakacağız.
Cemal Kızıltan
Kurucu Moderatör
TURSAPNET
yahoogroups.com/tursapnet
facebook.com/tursapnet