Rekabet Kurulu'nun TÜRSAB hakkında 2017 Eylül ayında başlattığı rekabet soruşturması sonuçlanmış ve TÜRSAB'a rekabeti engelleyen uygulamaları nedeniyle 521 bin 679 lira idari para cezası kesilmiş. Üst üste gelen haciz ve alacak davalarından bunalmış olan TÜRSAB’a kesilen bu ceza hiç de hoş olmadı. Başaran Ulusoy döneminde akıl almaz bir para hırsı ile hukuk ve mesleki ilkeler yok sayılarak yapılan eylemlerden biri daha TÜRSAB’a ve turizmcilere zarar olarak döndü. Cezayı ödeyecek olan TÜRSAB, ama herkes bilsin; Bu işin sorumlusu Başaran Ulusoy ve o dönemdeki yönetim kuruludur! Almış oldukları karar ve eylemlerinin bedelini ödemekle yükümlüdürler.
Sakın o dönemdeki yönetim kurulu üyeleri “vay ben bilmiyordum, haberim yoktu, sorumluluk alanımda değildi” diye ağlaşmasın, hepiniz oradaydınız, imza atmasanız da göz yumdunuz, duymazdan geldiniz, bu utanca ve haksız eylemlere ortaksınız! Belki hukukun dolambaçlı yolları sayesinde paçayı sıyırabilirsiniz, ama kamunun vicdanında çoktan mahkum olup, zindanı boyladınız.
Olay açık ve net; Başaran Ulusoy döneminde TÜRSAB ve bağlı şirketleri aracılığı ile ticaret yapıyordu, bunu yaparken üyelerini anlaştığı sigorta şirketinden poliçe almaya zorluyordu, böylelikle herhangi bir hizmet vermediği halde hizmet bedeli tahsil ediyor, üstüne üstlük kanunları hiçe sayıyordu. Sonra ne oldu? TÜRSAB üyesi 83 acente bir araya geldi ve durumu rekabet kurumuna şikayet etti. Şikayete konu olan iddialar doğru bulundu ve ceza geldi. Velhasıl önce üyeleri, sonra TÜRSAB kaybetti!.
Yeri gelmişken bir kez daha hatırlatalım; TÜRSAB seyahat acentelerinin meslek örgütüdür, ticari bir kurum değildir, bu kuralı ve üyelerinin ticaretine zarar veren, buna teşebbüs eden herkes, bu eylemlerinden şahsen sorumludur!. Bu bağlamda Firuz Bağlıkaya ve yönetimi, Başaran Ulusoy döneminde yapılan akçeli işleri sonlandırarak kendileri için çok zor, ama sektör adına hayırlı bir karar vermişlerdir.
Peki bu işin kazananı yok mu? Var, olmaz mı ; Avukat dostumuz İlker Ünsever. 30 Mart 2017 tarihinde Hac ve Umre düzenleme yetkisine sahip 83 seyahat acentası adına vekil sıfatı ile Rekabet Kuruluna başvuran kişi avukat İlker Ünsever idi. İşini iyi yapmış olmalı ki şikayet konusu haklı bulundu ve Rekabet Kurulu onun yazdığı iddianame konusunda karar verdi. Sonuçta İlker Ünsever avukatlık hakkını fazlasıyla hak etti. Ama bu arada gün oldu, devran döndü, aynı avukat arkadaşımız değişen yönetimle birlikte TÜRSAB’ın da Hukuk Müşaviri oldu, TÜRSAB’dan da geliri var. Üstelik İlker Ünsever’in hem mağdur, hem de müşteki olarak tek vukuatı bu değil, şirketi halen, şaibeli TÜRSAB yönetiminde yer alan ve açılmış davaların muhatabı olan bazı arkadaşların da halen avukatlığını yapmakta.. Anlayacağınız davulda onda, tokmakta, artık ne çalarsa ona göre oynayacağız
İlker Ünsever tabii ki bunu bilerek ve planlayarak yapmadı, kaldı ki İlker Ünsever turizm sektörünü en iyi bilen hukukçulardan biri olarak her zaman övgüyü hak etmiştir, ama gelinen noktada bir tercih yapması gerekiyor; Hem savcı, hem de avukat olamaz, olmaya kalkarsa bu mızrak, bu çuvala sığmaz!.
NOT : Hayat ne garip, kaderin cilvesi böyle bir şey işte, olmaz işler oldu ve ben bunca yıllık dostum hakkında böyle bir yazıyı kaleme almak zorunda kaldım.
Cemal Kızıltan