Mesele yeni bir ülkeye göç edip, yeni bir hayat kurmaya çalışmak değil; Esas mesele yeni dünya düzeni!
ABD-Kanada hükümeti işbirliği ile yapılan petrol boru hattının bir kısmı Kuzey Dakota’da yaşayan, 19’uncu yüzyıldan kalma antlaşma nedeniyle Standing Rock Sioux adlı Kızılderili kabilesine ait topraklardan geçirilmeye çalışılıyor.. Bu bölgede, atalarının mezarları olduğunu, kendileri için kutsal saydıkları bir su yatağına ve çevreye zarar vereceğini dile getiren yerli halkı kimse takmıyor. Önceki günde Kanada polisi orantısız güç kullanarak bölgeyi işgal etti. 3 senedir süren mücadelede Kanada hükümeti kimin evinden, kimi kovduğuna bakmaksızın "başka yere taşının o zaman” diyor. Yerliler de "Daha ne kadar sömürüleceğiz, gidecek yerimiz yok, mücadeleye devam!" diyor.
Fargo filmini izleyenler Kuzey Dakota'nın soğuk iklimi, kasvetli havası, ıssızlığı ve terkedilmişlik hissi veren ortamını bilirler. Yerel hükümetler bölgede 5 yıl yaşamayı taahhüt eden üniversite mezunlarına USD 10.000 destek vereceğini açıklamış, daha ne diyeyim?
Adaletsizlik, sınır ve hak tanımazlık yeni dünya düzeni bu!. Dilerseniz bunu kaos olarak da tanımlayabilirsiniz..
Biz "dünyayı hükümetler yönetiyor" sanıyoruz, ama gerçekte sınır tanımayan şirketler yönetiyor. Bunun için stratejileri belli; Rüşvet, protestocuları satın alma ve içeriden çökertme ile boş vaatler diz boyu.. Öte yandan dünya genelinde bir direniş kültürü de var ve insanlar doğru bildikleri yolda mücadele etmekten geri durmuyorlar. Standing Rock Sioux kabilesi de binlerce yıldır yaşadığı bölgedeki son topraklarını, neye mal olursa olsun" vermeye niyetli değil. İşte o halk yukarıda özetlediğim gibi, sadece ve sadece çorak arazisine, tarihine, dini değerlerine sahip çıkmaya çalışıyor, ama paraya, güce, tehdit ve zorbalığa karşı daha ne kadar direnebilirler ki?
“Bu yazıyı niye yazdın?” diye merak edenler varsa izah edeyim ; Mesele Kanada, yeni bir ülkeye göç edip, yeni bir hayat kurmaya çalışmak değil, arkadaşım, esas mesele yeni dünya düzeni! Biz lider, hükümet sanıyoruz, ama gerçek diktatör amaçlarına ulaşmak için her yöntemi kullanmaktan geri kalmayan, sınırları olmayan ve sınır tanımayan büyük şirketler! Üstelik sandığımız gibi bazı bölgelerde değil, dünya geneline yayılmış vaziyetteler, nereye gidersen git, peşini bırakmıyorlar. Kanada, Irak, İngiltere veya Afrika'da, kısaca her yerdeler!. Turizm sektöründe de bunun benzerlerini görmeye başladık bile.. Üstelik en bilmediğimiz, zayıf olduğumuz yerden; bilişim teknolojileri üzerinde saldırıyorlar. Yeni dünya düzeni böyle, beğensek de, beğenmesek de..
NOT : Her sabah işe giderken Açık Radyo'yu dinliyorum. Popülist olmayan, taraflı yorum, ya da haberlere takılmadan, ülkemizde ve dünyadaki bu ve benzeri olayları öğreniyorum. Yurttaşlık, insanlık ve çevre bilincimi geliştirmeme vesile oluyor. Bana ülke gündemine takılıp kalmadan, daha geniş düşünmeme, tüm dünyayı tanıma fırsatı veriyor. Algımı, farkındalığımı yükseltiyor. Benim gibi düşünenler varsa her sabah 08.00-10..00 saatleri arasında 94.9 frekansından AÇIK GAZETE programını dinlesinler.