Dövizdeki hızlı yükseliş önümüzdeki dönem ekonomiyi olumsuz etkilemeye devam edecek, çünkü ve maalesef, hemen, her sektörde dışa bağımlıyız!. Eski güzel günler geride kaldı; Durağan döviz seyri, düşük faiz ve bol para dönemleri bitti,. Durmaksızın yükselen kurlar ve artan borçlanma maliyetleri nedeniyle pek çok şirket zorda.. Kur artışlarının sonunun nereye varacağı ile ilgili senaryoları ciddiye alsak dükkanı kapatıp bir sahil kasabasına gideceğiz. Velhasıl ortamda endişe hakim. Böyle bir durumdan en fazla etkilenecek olanlar döviz borcu olan, ama döviz cinsinden geliri olmayan sektörler. Örneğin; Gayrimenkul şirketleri, büyük ölçekli şirketler (hatta Holdingler), ithalata bağımlı elektrik ve doğal gaz şirketleri ile bazı turizm yatırımları bu olumsuz gidişattan zaten etkilenmiş durumda.. Bu arada zorda olan sektörlerle ilgili kafama göre yorum yapmıyor, Merkez Bankasının verilerini paylaşıyorum.
Sezon gereği turizm, ‘En milli ekonomi' oldu. Zaten rakamlar da bunu teyit ediyor. 2018 yılı ilk çeyrek verilerine göre ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre ciddi artış göstermiş. Turizm gelirleri de, bir önceki yıla oranla açık ara önde. Turizmde elde edilen gelir şimdiden otomotiv ve tekstildeki ihracat rakamlarını sollamış ve 2018'in en önemli gelir kaynağı haline gelmiş.
Çevremde şöyle bir algı var; Turizmciysen hayat sana güzel!. Turizmle ilgisi olmayan, nedense sürekli bize öykünen arkadaşlara sesleniyorum; Abilerim ablalarım lütfen abartmayın!. Tamam, bu işten ekmek yiyoruz, ama turizmin genelinde de işler hiç parlak değil!.
Avrupa pazarı tekrar Türkiye’ye yönelme eğiliminde, ama 100 yataklı otelini pazarlarken 300 yataklık sözleşme yapan fırsatçı Otelciler yüzünden, incoming yapan şirketler ve tur operatörlerinin yolcuları yüksek sezonda, özellikle ağustos ayında ya sokakta kaldılar, ya da olmadık fiyatlara, olmadık tesislerde yatırdılar. Yurtiçi tur operatörlerinin işleri düne kadar fena değildi, ama yurtdışı turları yapanları Euro çarptı. Ticketing desen zaten ölmüş ağlayanı yoktu, şimdilerde daha da beter durumdalar. Bayi gezileri, toplantı ve etkinlik işleri kör, topal gidiyor, Hac ve Umre işlerinde arz ve talep kendi dengesinde gidiyor.
Üstüne üstlük, geçmiş senelerdeki kayıplar nedeniyle borçlanan pek çok şirket ve turistik tesisin durumu kritik. Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyeti gerçekleştirenlerin borçlarının yüzde 80’inden fazlası döviz cinsinden, toplam satışlarının döviz karşılığı ise yüzde 21 civarında. Döviz borcu nedeniyle sezon ortasında dara düşen bir sürü otel, turistik işletme ve restoran var. Özellikle kiracı ve işletmeci statüsünde olanlar “bu işten nasıl sıyırırız?” diye kara kara düşünmekte.
Bunlar günlük dertler, elbet bir şekil çözülür, ama bir konu var ki yıllardır söylüyoruz, bir türlü beceremiyoruz, o da Türk turizmini tek çıkış noktası gerçek değerinden pazarlamak, daha fazla zarar görmeden All Inclusive belasından kurtulmak, ya da bu sistemin belli kriterler nezdinde (yerleşim alanına uzaklığı, çevre faktörleri, tesisin alt yapısının yeterliliği, vb) uygulanmasını sağlamak!. Bunlar işin kolayı, zor olan ise fiyatlarını “all inclusive fiyatına yarım pansiyon konaklama” seviyesinde kabul ettirmek! Ancak o zaman herkes para kazanmaya başlayacak!. Bütçesi el vermeyenleri de pansiyonlarda ağırlayalım. Böylelikle turizm genele yayılır, irili ufaklı her işletme kendi payını alır.
Özetlersek; Turizm sektörünün dertleri çok ve Hotelciler, Acenteciler ve Havayolu şirketlerinin açmazları genelde aynı.. Bunların halli için tek geçer koşul tarafların gecikmeden, bir masa etrafında oturarak bir şekilde çözüm yollarını tespit etmeleri, sonra da Bakanlık ile paylaşmaları. Bunun için iyi kötü bir yasal dayanağı olması sebebiyle TURSAB inisiyatif almalı ve bu toplantılar dizisi bizzat Firuz Bağlıkaya’nın moderatörlüğünde yapılmalı!. Taraflar, konular ve öncelikler belli, adım , adım hepsinin üstünden geçilmeli ve eylem planı için hükümetin karşısına tek ses, tek yürek olarak oturulmalı.
Becerebilir miyiz? Neden olmasın.. Türk turizmin önündeki Başaran Ulusoy gibi ciddi bir engeli devirmişte bunu mu yapamayacak?!.
Cemal Kızıltan
Gelinen noktada zaten "tüm kafalar yıllardır karışık olduğu için" daha fazla karışıklık pek mümkün değil Cemal Bey..! ANCAK "yazınızın içeriği vesilesiyle" Turizm CAMİASINI 2002'de yapı*** 2.ŞURA karaıyla #StratejikHAMLE olarak 3*Yıl Bakanlığın çalışarak ürettiği ve Mart'2007'de Resmi Gazete'de yayın***arak "yasa hükmünde devreye girmiş o***" 2023 TÜRKİYE TURİZM STRATEJİSİ Kapsamında "dinamik bir p***lama çerçevesi olarak tüm örgütlenme ve YAPISAL ÇÖZÜMLER DAHİL Her türlü derde deva'lar mevcuttur ve 2023'e kadar hala 5 Yıllık "raf ömrü bulunarak" RAHATÇA İÇİLEBİLİR..! Ama? #TurizmdeÇÖZÜM için #UyanTÜRKİYE >> #TAG*Medya